31 Temmuz 2010 Cumartesi

Yeşil Haberler

Everest’e 20 kez tırmanarak rekor kıran Nepalli Şerpa Apa, küresel ısınma yüzünden zirveye çıkmanın her geçen gün zorlaştığını söyledi. Apa, Everest’e ilk kez tırmandığında zirveye giden patikada çıplak kayalıkların pek bulunmadığını, şimdiyse yolun çıplak kayalarla dolu olduğunu belirtti. Apa, üç yıldır küresel ısınmanın Himalayalardaki olumsuz etkisine dikkati çekmek için mücadele ediyor.

VANÇAM Müdürü Fevzi Özgökçe, dünya genelinde, geleneksel deniz, kum ve güneş turizminin yerini, eğlence, eğitim ve çevre turizminin almaya başladığını söyledi. Özgökçe, biyolojik canlı çeşidinin fazla olduğu Van ve çevresinde eko turistler için rotalar belirlediklerini anlatarak, ''Eko turistler, hangi canlı türünü, hangi tarihte ve nerde göreceğini önceden bilmek ister. Biz de bu durumdan hareketle Van ve çevresinde eko turizmin rotasını belirledik'' dedi. Van ve çevresinin yılın yaklaşık 7 ayı, ekoturizm açısından zenginlik oluşturduğunu vurgulayan Özgökçe, bir taraftan bu çeşitliliği korumayı, diğer taraftan ise bu çeşitliliğin yöre halkının ekonomisine katkı sağlamasını amaçladıklarını söyledi.

Uluslararası Kaynakların Sürdürülebilir Yönetim Kurulu'nun 112 sayfalık raporunda, kirliliğe, sera gazlarına, hastalıklara ve ormanların yok olmasına gıda üretiminin ve fosil yakıtların neden olduğu belirtildi. "21. yüzyıldaki gelişmeyi, büyük ölçüde dünyanın ne şekilde beslendiği ve yakıt kullandığı belirleyecek" denilen raporda, tüketicilerin dünyanın korunmasına daha az et yiyerek ve gerek ısınmada gerekse seyahatte daha az fosil yakıt kullanarak katkıda bulunabilecekleri belirtildi.

Balıkesir'in Edremit ilçesinde, 1 Ağustostan itibaren alışverişlerde naylon poşet kullanılması yasaklandı.

Hayrettin Karaca, golf sahalarının su ihtiyacının, 4,7 milyar insanın su ihtiyacı ile aynı miktarda olduğunu savunarak, golfun Türkiye'ye kazandırdığının ise yalan olduğunu söyledi. Ayrıca ormanlar için tek tehlikenin taş ocakları olmadığını aktaran Karaca, yer altı madenleri yönünden zengin olduğu belirtilen Anadolu'daki ormanlık arazilerden kömür, altın, nikel gibi çeşitli madenlerin çıkarıldığına işaret etti.Orman ekosistemi bir kez bozulduğunda asla yerine getirmenin mümkün olmadığını bildirdi

Nokia, gelişmekte olan ülkeleri hedefleyen ancak kanımızda hızla dünyaya yayılacak yeni şarj cihazını tanıttı. Bisikletin jantına takılı bir dinamo ve bataryadan oluşan cihaz, 10 km/s hızla yarım saat süren bir bisiklet gezisi sırasında, giriş seviyesinde bir Nokia cep telefonunu tamamen şarj edebiliyor.

Dünyanın çöpten yapılan ilk oteli İtalya'nın başkenti Roma'da açıldı. 10 kişi kapasiteli otelin yapımında 12 ton çöp kullanıldı. Otel, "Save The Beach" çevre örgütü tarafından kıyılardaki kirliliğe dikkat çekmek için yapıldı.

İstatistiklere göre, ülkemizde 1970’li yılların ikinci yarısında hızlanan şehirleşme sonucu, şu anda nüfusumuzun yüzde 70’den fazlası kentlerde oturuyor. Kent koşullarda yaşam, aynı zamanda “topraktan uzak yaşam” anlamına da geliyor. Ama son bir iki yıldır geniş terasları veya bahçeleri olan konutlara yönelip, buralarda ekim-dikim faaliyeti yapmak yeni bir sektör doğurmuş durumda. Şehir hayatından bıkan kent insanının evinde oluşturduğu küçük doğa alanları, hobi bahçeciliğini 50 milyon dolarlık bir pazara ulaştırmış."Kent Tarımı" tam olarak bu işte....
ABD'deki Kaliforniya Bilim Akademisi'nde "Plastik yüzyıl" adlı ilginç bir çalışma sergileniyor. Bu çalışmada 2030 yılına geldiğimizde içecek sularımızın geldiği durum gözler önüne seriliyor. Sergide üzerlerinde 1910, 1960, 2010 ve 2030 yılları için ayrı ayrı su bidonları var. Her birinin içindeki plastik çöp oranı da farklı. Yıllar illerledikçe doğal olarak su içinde yüzen çöp miktarı da artıyor. Plastiğin günlük hayatta kullanılmaya başlandığı yıllarda yani 1910'larda tüm dünyada 60 milyon ton plastik üretildi. Bugün bu rakam 6 milyar tona çıktı. 2030'a gelindiğinde bu sayının en az iki katına çıkacağı düşünülüyor.

kaynak: ntv

29 Temmuz 2010 Perşembe

Güncel Haberler

Geçen yıl vefat eden otomobil aşığı bir mühendise ailesi, gerçek bir BMW ölçülerinde ve 115 bin TL değerinde granit mezar taşı yaptırdı.

Denizli'de konuşma güçlüğü çeken Yeliz Mercan, geçen yıl aşık olunca konuşmaya başladı.

Suudi Arabistan'da 18 yıl önce cipiyle yola çıkan adam çölün ortasında cipi arıza yapınca bulunduğu yeri hiç terketmedi.Bekar olan ve küçük işlerle geçinen 61 yaşındaki Kahtani, 4x4 cipi bozulunca onu tamir edememiş ve çölün ortasında kalan arabasında yaşamaya karar vermiş.
 
Komşuları, altı yaşındaki Ming Ming'in çığlıklarıyla irkildi. Çünkü çocuk, evlerinin penceresinde kafasından asılmış olarak duruyordu...Yichang'da yaşayan küçük çocuk, kulakları sayesinde hayattaydı.Olay yerine gelen görevliler, Ming'in kulaklarının takıldığı demirleri makinelerle ayırdılar ve onu tekrar evine çekmeyi başardılar.

Konya’da şiddetli geçimsizliğin sebepleri araştırıldığında çok farklı nedenler ortaya çıktı.Bazen düğün alışverişlerinde bir eşarbın markasından çıkan anlaşmazlık bile boşanmaya kadar gidebiliyor.

Mahkeme Ines S. adlı bir kadının 2 yıl önce ölen eşinden hamile kalmasına izin verdi. Kadın, eşinden ölmeden önce alınan spermler sayesinde tüp bebek yöntemiyle hamile kalacak.

İsviçre polisi, yüksek hızda giden şoförleri uyarmak için ilginç bir yöntem buldu.Para karşılığında profesyonel bir oyuncu, melek kılığına bürünerek, sürücülere elleriyle yavaş gitmeleri uyarısı yapıyor.Yol meleği haftada 20 saat çalışarak, sürücüleri yavaş araba kullanmaya ikna etmeye çalışacak.

Anadolu Üniversitesi ile Greenwich Üniversitesi'nin yaptığı anlaşma ile 2 yıllık programlarda okuyan öğrenciler İngiltere'de, dikey geçiş yaparak eğitim görme imkanına sahip olacaklar.

Dünyanın en lüks cezaevi suç oranının en düşük olduğu ülkelerden Norveç'te açıldı.Hapishaneden çok lüks bir otele benzeyen cezaevinde, mini buzdolabı ve televizyonlu ferah odalar ve özel banyolar var.Halden cezaevinde sadece konfor için tüm ayrıntılar düşünülmemiş, sanat eserlerine de yer verilmiş.

Uyku, beyin için bir 'dinlenme süresi' değil. Tersine, beyin metabolizması ölçümleri, beynin uykuda zaman zaman uyanıkken olduğu kadar, hatta daha fazla çalıştığını gösteriyor.Öyle anlaşılıyor ki, beynimiz hem problem çözmek hem de bilgilerimizi akılcı ve mantıklı biçimde ilintilendirebilmemiz için, kaliteli ve yeterli uyumaya muhtaç

İngiltere’de kafasından okla vurulmasına rağmen uçmayı sürdüren “mucize” martı, görenleri şaşkına çevirdi.
kaynak:ntvmsnbc

28 Temmuz 2010 Çarşamba

içiyordu deniz

içiyordu deniz
yemeyi seviyordu
boğazından kusuyordu
doymuyordu

içiyordu deniz
gökyüzüne bakması yetse de
sarhoş olmak için,
gözlerin kan çanağı olmasını seviyordu

içiyordu deniz
boğazın lık lık seslerini seviyordu
mükellef sofrasında
yunus çığlıklarını
yutuyordu

için için yanıyordu deniz
bunun için
hiç durmadan
içiyordu

ne dediğini bilmeden
karşıdakileri dinlemeden
buharlaştığını bilmeden
içiyordu

yarin çekip aldığı kalbini
suyla dolduruyordu
gökyüzü ağlıyordu
ve
deniz,
içiyordu...

mc

bir kız buldum rüyamda

romantizimden nefret eden
aç kalmayı önemsemeyen
uyusunda kükreyen
durmadan küfreden
leblebi tozundan sonra konuşabilen
ofsaytı beş farklı dilde anlatabilen
televizyon nedir bilmeyen
beş tane devirdiğinde devrilmeyen
kokoreç-midye-işkembe seven
aşkı dinmeyen
yalan bilmeyen
bir kız buldum rüyamda

 mc

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Kürt Yönetimi tehdit söyleminden rahatsız

Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi, PKK ile mücadelede, savaşmak dışında her türlü işbirliğine hazır olduğunu ve özellikle ordunun kullandığı tehditvari söylemden rahatsız olduğunu belirtiyor.

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ “sözün bittiği yer” diyerek Irak Kürt Yönetimini kastetmiş ve yönetimin PKK’ya karşı müdahalesizliğini eleştirmişti.

Son günlerde 1990’lı yıllara dönmüş gibiyiz: Hem PKK’nın saldırıları hem de çözüm önerileri açısından. PKK karakol basıyor, yol kesip propaganda yapıyor, araç yakıyor, ilçe merkezlerine taciz ateşinde bulunuyor. Önlemler de sadece güvenlik perspektifinden konuşuluyor. Ekranlarda uzun süredir görmediğimiz güvenlik uzmanları ve emekli askerler boy gösteriyor. Askeri yöntemler, tehdit söylemi yine öne çıkıyor. Bunun önemli bir ayağını da 1990’larda olduğu gibi Irak Kürt Yönetimi oluşturuyor. Ancak ne Irak 90’ların Irak’ı, ne de Kürt Yönetimi. Üstelik Türkiye-Kürt yönetimi ilişkileri artık farklı düzeylerde ilerliyor.

SESSİZLİK KORUNACAK

Ankara, PKK için ABD ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani'nin önüne 3 seçenek koydu. Bunlar, Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığının etkisiz kılınması, 3'lü ortak operasyon düzenlenmesi ya da Türkiye'nin ABD ve Barzani ile koordineli olarak tek başına adım atması.

GENELKURMAY BAŞKANI'NIN SÖZLERİ ESKİ GÜNLERDEKİ GİBİ

Kürt yönetiminin önemli bir ismiyle Türkiye’nin bu önerilerini konuşuyoruz. Daha önce denenmiş yöntemlerin sonuç vermediğini söylüyor bize. Yönetimin zaten önemli adımlar attığını, Kandil’e gidiş yollarının daha sıkı denetlenildiğini, PKK’larının şehirlerle temasının azaltıldığını söylüyor. Ama durumu “tatsız” olarak nitelendiriliyor.
Özellikle Genelkurmay Başkanı'nın sözlerinin eski günlerdeki gibi tehdit üslubu taşıdığını bunun da Kürt Yönetimini rahatsız ettiğini belirtiyor. Özellikle, Türk hükümetinin sessizliğini, aynı şekilde karşılayacaklarını söylüyor.

KÜRT YÖNETİMİ YENİ ÖNLEMLER ALACAK
Ama anladığımız Kürt Yönetimi'nin PKK’ya karşı yeni önlemler almaya başlayacağı. Bu önlemler mikro düzeyde olacak, daha fazla istihbarat paylaşılacak; işler biraz da sessizlik içinde yürütülecek.

HÜKÜMET DEĞİL ORDUNUN SÖYLEMİ
Başka bir kaynak da “sessizlik en iyi yanıttır” diyerek oluşan havayı teyit ediyor. Bunun anlamı şu: Yönetim Türkiye ile ilişkiler rayına girmek üzereyken eski söylemlerin kullanılmasından rahatsız. Bu sözleri, askerin, hükümete rağmen söylediğini düşünüyorlar.

PKK İLE SAVAŞMAK DIŞINDA HERŞEY KABUL

PKK ile savaşmak dışında her türlü işbirliğini kabul ediyorlar. Ancak PKK konusunda hedef gösterilmek istemiyorlar. Çünkü Kandil’i kontrol edemiyorlar.

KÜRT YÖNETİMİ DE PKK'YA TEPKİLİ
Ama bu sessizlik eylemsizlik anlamına gelmiyor. Mesud Barzani’nin Türkiye ziyareti sırasında ateşkesin bozularak eylemlere başlamasını PKK’nın kendilerine yönelik bir mesajı olarak algılanıyor.

Bu açıdan yönetim nezdinde PKK’ya büyük tepki var. Bunu KDP ve KYB’nin denetimindeki yayın organlarında da teyit etmek mümkün. Çünkü, PKK saldırı kampanyasıyla Kürt Yönetimi-Türkiye ilişkilerini gerginleştirmeyi amaçlıyor.

“PKK’yı kendi olanaklarımızla Kandil’den sökemeyiz” denirken ABD özellikle Irak Ordusunun harekete geçmesi halinde peşmerge güçlerinin de belli oranda destek vereceği anlaşılıyor.

SINIR ÖTESİ? MUHTEMELEN
Liste meselesine gelince, Türkiye’nin PKK’nın lider kadrosunun da içinde bulunduğu 200 küsur kişilik liste için Peşmerge Bakanı Cebbar Yaver “bizim topraklarımızda değil” demişti.
Kürt Yönetimi Kandil’i kendi toprakları saymıyor ve o bölgeye bulaşmak istemiyor. Tarih boyunca o bölgenin kontrol altına alınamadığını söylüyorlar. Ayrıca şunu da söylüyorlar: "Havaalananlarımızı çok sıkı kontrol ediyoruz ama Türkiye Avrupa’dan isteyemediği isimleri bizden istiyorlar. Ya sınır ötesi operasyon? Muhtemel" diyorlar

SOMUT ÖNERİLER İLE PKK MÜCADELESİNE HAZIRIZ
Özetle, Kürt yönetimi tehditvari çıkışlardan hoşnut değiller. PKK ile mücadele konusunda ise somut önerilerle somut mücadeleye hazırlar. Haksız da sayılmazlar. Çünkü PKK’ya karşı mücadelede 20 yıl öncesinin yöntemleri ile hiçbir yere varılmadığı görülüyor.

Unutmadan, Irak’ta hala hükümet kurulmuş değil, yani hangi otoritenin neye karar vereceği de belli değil. Üstelik, Türkiye’nin yanlış ata oynadığı Bağdat’ta işler de kolay değil.


Mete ÇUBUKÇU
kaynak: ntv

23 Temmuz 2010 Cuma

Beğendiğim Fotolar

Köln'de yapılan Buz Hokeyi Dünya Şampiyonası'nda, Almanya ulusal hokey takımı oyuncuları Danimarka karşılaşması öncesi kaleci Dennis Endras'ın etrafıda maç öncesi ritüellerini yapıyor.


Moskova metrosunun Kiyevskaya durağının yürüyen merdivenlerini dolduran Ruslar işten eve yol alıyor. Moskova metrosu bugünlerde kuruluşunun 75. yıldönümünü kutluyor. Metroyu günde yaklaşık 9 milyon insan kullanıyor.


Kusursuz tenlerde canlı renkler





Bangkok savaş alanı


Bangkok savaş alanı

Beğendiğim Fotolar

Kemikten sanata
Fotoğrafçı Francois Robert açık artırmada aldığı kimya sınıfı dolaplarının içinden kemikler çıkınca bunları bir şekilde kullanmaya karar verir. Her bir şekli oluşturmak için bir gününü harcayan sanatçının bu çalışmasının adı ise "Stop the violence (Şiddeti durdurun)"


Kemikten sanata


Çin'in Tiencin kentinde bir inşaat alanındaki iskeleyi söken işçiler.


Ülkenin Quan Ba bölgesinde sırtındaki çocuğuyla basamaklı mısır tarlasında çalışan Vietnamlı kadın.


Guatemala kentindeki mezarlıkta çalan müzisyen Mariaçiler evlerine dönüyor. Müzisyenler bütün günlerini, 10 Mayıs'ta kutlanan Anneler Günü için mezarlığa gelenlere müzik çalarak geçirdi.


Tondo kenti varoşlarında, sokak kenarındaki evinin kapısında dişlerini fırçalayan Filipinli çocuk. 92 milyon nüfuslu ülkenin üçte birinin yoksullukla mücadele ettiği, geçimlerini ise tarım ve balıkçılıkla sağlamaya çalıştıkları bildiriliyor.

kaynak: ntv foto galeri

22 Temmuz 2010 Perşembe

Beğendiğim Fotolar

Hayattan 'o an'lar


Hayattan 'o an'lar


Kabil'de yaşayan Afgan oduncu


ABD Kaliforniya'nın ünlü Carlsbad çiçek tarlasında beklenmedik bir ziyaretçi.


Bulgaristan Kupa Finali duman altında.


Bulgaristan'daki kutsal St. George gününde gelenekler yerine getirilerek ateşte kuzu çeviriliyor

kaynak: ntv foto galeri

Beğendiğim Fotolar

Futbola bir de böyle bakın


Donald L. Rust'ın gizemli doğası
Genellikle doğa temalı tablolarında gizlediği öğelerle öne çıkan sanatçı Donald L. Rust'ın gizemli dünyasını yansıttığı eserlerinden kareler...


Donald L. Rust'ın gizemli doğası


Bir asır öncesinden renkli fotoğraflar
Buhara emiri Alim Han (1880-1944)


Bir asır öncesinden renkli fotoğraflar
Milli kıyafetinde Başkurt kadın.


Hayattan 'o an'lar

kaynak: ntv foto galeri

20 Temmuz 2010 Salı

Yeşil Haberler

Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, 2010 yılı  için Mavi Bayrak ödülüne hak kazanan plaj, marina ve yatları açıkladı. Türkiye 314 plaj, 14 marina ve 9 yat ile, Dünya’da İspanya, Yunanistan ve Fransa’dan sonra en çok Mavi Bayrak sahibi olan dördüncü ülke.

ABD'de yapılan araştırmalardan birinde artık bebeklerin daha doğmadan kansere neden olabilecek kimyasallara maruz kaldığı ortaya çıktı.Araştırmada bebeklerin kordon kanında 300 farklı kimyasala rastlandı.

Muğla'nın köylerinin aydınlatma ve su ihtiyacının güneş ve rüzgar enerjisi ile karşılanması hedefleniyor.Böylece köylerdeki su ihtiyacı giderilirken enerji kaybını en alt seviyeye indirilecek. Köy içi aydınlatmayı güneş enerjisinden yararlanarak sağlamak gibi AR-GE çalışmalarını üniversite yapacak, valilik de finansal destek sağlayacak. Projenin başka bir amacı da çevreye en az zarar veren enerjiden yararlanma ve daha iyi nasıl kaynak elde ederiz noktasında da TÜBİTAK ve AB fonlarına başvurabilmek.

Plastiğin çevreye verdiği zararı görmezden gelemeyen bilim adamları, çevre dostu bir ürün için kolları sıvadı.Denizlerde bolca bulunan yosunlardan elde edilen polimerleri kullanarak yeni bir tür plastik geliştirdi. %35 ila 50'si yosun bazlı bu biyoplastik türünün prototipini denemekte olan uzmanlar, yeni ürünün bu yıl sonunda piyasaya sunulabileceğini belirtti.

Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin araştırmasına göre, çift yaşamlıların %30'u, sürüngenlerin %28'i, tatlı su balıklarının %37'si, bitkilerin %70'i ve omurgalıların %35'i tehdit altında.Dünyada her 13 dakikada bir tür yok oluyor. Bu yok oluş ne yazık ki Türkiye'de çok daha hızlı.

Muğla’nın Dalyan Kanalı’nda mazot ve benzinle çalışan teknelerin yerini elektrikle çalışan tekneler alacak.Mazotlu tekneler akülüye dönüştürülecek. Yıl sonuna kadar tüm teknelerin akülü olması hedefleniyor.

Pedal çevirirken yaktığınız kaloriyi, elektrik enerjisine çevirmek ister misiniz? Diyarbakır Dicle Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Elektrikli Cihaz Teknolojisi öğrencilerinin geliştirdiği sistemle artık bu mümkün.1 saat çevrilen pedal, evi 10 saat aydınlatmaya yetecek kadar enerji üretebiliyor.Sistem elektriği üretmekle kalmıyor, aynı zamanda depolayabiliyor.Sistem fitness bisikletlerine de uyarlanabiliyor.Bir bilgisayar sayesinde, yakılan kalori ve elde edilen elektriğin miktarı hesaplanabiliyor..

Greenpeace, üç ayda bir yaptığı ve dünyaca ünlü 18 bilgisayar, telekom ve elektronik şirketini "en yeşilden en az yeşile" sıraladığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı.İlk sıraya oturan Nokia'yı, İsveç-Japon ortaklığında cep telefonu üreten Sony Ericsson izledi.Üçüncü sırayı merkezi Hollanda'da bulunan elektronik ve ev aletleri üreticisi Philips alırken, Amerikalı telekom donanımı üreticisi Motorola 4. oldu.
Şirketlerin kullandığı enerjinin yenilenebilir olması, ürettikleri cihazların geri dönüşüme katkı sağlaması, elektronik çöpler ve iklimi etkileme gibi kriterler göz önüne alındı.

ABD iklim yasası, 2020 yılına değin ABD'nin atmosfere saldığı karbon gazını %17 oranında düşürmeyi hedefliyor. Tasarı ağırlıklı olarak sınırla-pazarla (cap and trade) sistemine dayanıyor. Bu sisteme göre şirketlerin salabilecekleri karbon oranı kısıtlanıyor, aynı zamanda da karbon ticaretine de izin veriliyor. Temiz enerji üreteren ve  karbon emisyonunu azaltanların kar etmesi amaçlanıyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından 6 yıl önce başlatılan ''Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi, Gönüllü Bilgi ve Tecrübe Takası Projesi''ne bir defaya mahsus 40 TL rezervasyon ücreti ödeyerek katılan ''gönüllü çiftçiler'', konaklama ve yiyecek karşılığında çiftlikteki işlere yardımcı oluyor. Geçen yıl 21 farklı ülkeden katılımın gerçekleştiği proje, bir yandan doğayla baş başa kalmayı, bir yandan da farklı kültürler tanımayı sağlıyor.
kaynak: ntv

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Bilişim Haberler

2010 yılında tüm dünyada yaklaşık 1.2 zettabyte boyutunda dijital veri üretilmiş olacak. 1 zettabyte, 1 trilyon GB'lık veri anlamına geliyor.

Google’ın akıllı telefon işletim sistemi Android’le çalışan cihazların pazar payı, ABD’de iPhone işletim sistemini geride bıraktı. Yılın ilk çeyrek sonuçlarına göre Android’li telefonlar pazarın %28’ini oluştururken, Apple iPhone %21’de kaldı. Blackberry telefonlarla gelen işletim sistemi ABD piyasasında %36 ile ilk sırada yer alıyor.

Yakın geçmişe kadar internette gezinme faaliyetlerinin birincil hedefi olan pornografi takibi yerini sosyal medyaya bıraktı. Arama sonuçları ve görüntülenen sayfa itibarıyla pornografik ve erotik içerik taşıyan sayfaların görüntülenme oranı tüm sayfalar içinde %32 olurken, Facebook, Twitter, FriendFeed gibi sosyal ağlarda izlenen sayfaların oranı %34 olarak gerçekleşti.Radyonun 50 milyon kullanıcı sınırına ulaşmasının 38 yıl aldığı, televizyon için 13 yıl, internet için 4 yıl, iPod içinse 3 yıl geçmiş.

Son rakamlara göre Türkiye'de sahibinin haberi olmadan ele geçirilen bilgisayar sayısı 2 milyonu buluyor.

Şifresiz wi-fi bağlantıları üzerinden yapılan internet işlemleri meğer Google araçlarına yakalanıyormuş! Firma, son üç yıldır ‘farkında olunmadan’ gerçekleşen bu mahremiyet ihlalini kabullenerek özür diledi.

YouTube, günde 2 milyar tık sayısını aşarak kendi rekorunu kırdı. Bu izlenme oranı, ABD’de yayın yapan en büyük üç televizyon kanalını her gün izleyenlerin toplam sayısının iki katı.Ancak her kullanıcı günde ortalama 15 dakikasını sitede geçiriyor. Bu rakam televizyon için 4-5 saat.

Dünyada yaşanan ekonomik krize karşın akıllı telefon satışları tırmanışını sürdürüyor. 2010’un ilk çeyreğinde %49 artarak 54 milyon olarak gerçekleşti.

Windows Live'in gelişmiş e-posta sunucusu olan Hotmail'in kullanıcı sayısı Microsoft'un belirttiğine göre 359 milyon sayısını aştı
Tablet PC iPad, satış rekorlarından sonra şimdi de Mac satışlarını ikiye katlamaya hazırlanıyor.Bir haftada 110.000 adet satan Mac'e karşı, iPad'in haftalık satış adedi 200.000'e ulaşmış durumda.

Google, televizyon kanallarıyla internetteki video içeriğine tek ekrandan erişimi sağlayacak ‘akıllı TV’ projesini duyurdu. Google’ın Sony, Intel ve Logitech ile işbirliği yaptığı projenin ilk meyvesi sonbaharda piyasaya çıkacak. Sistemle kullanılacak televizyonu ve Google servislerine erişimi sağlayacak Android veya Chrome işletim sistemleriyle uygulamaların yüklü olacağı Blu-Ray oynatıcıyı Sony üretecek.

Amerikalı genetikçiler, insan yapısı DNA'yı kullanarak yaşayan bir hücre yaratmayı başardı.Canlı bir bakteri hücresine yapay DNA nakledildi. Yapay DNA ile yaşayan hücrenin genetik kodu laboratuvarda nasıl belirlendiyse, hücrenin o şekilde davrandığı görüldü.

16 Temmuz 2010 Cuma

Güncel Haberler

BM Çocuk Fonu (UNICEF) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ortak yayımlanan raporda, dünya genelinde her yıl yaklaşık 9 milyon çocuğun, tedavi edilebilir hastalıklardan ilaç yokluğu nedeniyle hayatını kaybettiği belirtiliyor. Uzun çalışmalar sonunda çocuklar için hayati önem taşıyan 240 ilaçtan oluşan bir liste hazırladıklarınmış; sağlık kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve uluslararası yardım derneklerine, bu ilaçların temin edilmesi çağrısı yapılıyor. Ayrıca bir şeye daha dikkat çekmek gerek:: ''İlaçları Çocuk Boyutlarında Yapın''
 
Güzel kadın sağlığa zararlı olabilir. Bir araştırma, güzel bir kadınla sadece 5 dakika yalnız kalmanın, erkeklerde stres hormonu kortizol seviyesini arttırdığını ortaya koydu. Vücutta fiziksel ya da psikolojik stres altında üretilen kortizol hormonunun yüksek seviyelerde seyretmesi, kalp, şeker hastalıkları ile yüksek tansiyon ve iktidarsızlığı artırabiliyor.

2009 yılının en çok kazanan ilk on yazarı: Elif Şafak , Turgut Özakman , Ayşe Kulin , Orhan Pamuk , Canan Tan , Soner Yalçın , Ahmet Ümit , Nermin Bezmen , Zülfü Livaneli , Mümin Sekman...


Save The Children adlı örgütün anne için en iyi ve en kötü yerleri sıraladı. En iyi on ülke:Norveç, Avustralya, İzlanda, İsveç, Danimarka, Yeni Zelanda, Finlandiya, Hollanda, Belçika ve Almanya...
En kötü on ülke:Afganistan, Nijer, Çad, Gine Bissau, Yemen, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mali, Sudan, Eritre, Ekvator Ginesi...

Kanada’da kunduzların ağaç ve çamur ve taşlardan inşa ettikleri bir baraj, uzunlukta dünya rekorunu kırmış bulunuyor.Barajın birkaç kunduz ailesinin işbirliğiyle yapıldığı sanılıyor. İnşa ettikleri barajların içinde yaptıkları yuvalarında yaşayan kunduzlar sürekli olarak barajın güçlendirilmesi, bakımı ve tamiriyle meşgul oluyorlar.

Aksaray'da marketten alınan bir krem çikolatanın içinden ameliyat eldiveni çıktı.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, yoksul öğrencileri pikniğe götürme, yaz aylarında soğuk su dağıtımı yapma, çöplüklerde fidan yetiştirme, fakir kişilerin evlerinin bakım ve onarımını yapma, borcundan dolayı hapse düşenlere yardım etme gibi ilginç görevleri yerine getiren çok sayıda vakıf kuruldu.
Bunların yanı sıra hastalanan veya sakatlanan göçmen kuşların tedavisi, aç kalan hayvanların doyurulması için vakıflar hayata geçirilmiş.

Küçük yaşta aşırı televizyon izleyen çocukların daha sonraki yaşlarda matematikten kötü notlar aldığı ve diğer çocuklar tarafından dışlandığı Kanada'da yapılan bir araştırmada belirlendi.


Ardahan ilk sinema salonuna kavuşuyor.

Michigan Üniversitesi psikologlarına göre elleri yıkamak, zihindeki kuşkuları tereddütleri de yıkıyor. Bedeni temizliğin, manevi temizlikle, saflıkla özdeştirilmesi yeni değil. Michigan psikologlarının ortaya koyduğu yeni bulguysa, el yıkamanın “temiz bir sayfa açma” çağrışımıyla geçmişin kalıntılarını da temizlediği.

Kırıkkale Valisi, kendi ifadesiyle 'Başbakanımız öyle arz ediyor' dedi ve evlenmek isteyen çiftlerin 3 çocuk sözü vermesi durumunda gelinliğin Valilik’ten olduğunu söyledi.

Yeni ilaç takip sistemine göre, ilaçların barkod ve karebarkodlarıyla sisteme girilecek. 1 Haziran 2010 tarihinden itibaren ise ilaçların sadece karebarkodlarıyla sisteme giriş yapılabilecek.Resmi reçetelerin hazırlanmasında, ilaçların fiyat küpürleri, barkodları ve karebarkodları ise artık reçeteye yapıştırılmak için kesilmeyecek.
kaynak: ntv

15 Temmuz 2010 Perşembe

İpleri kim koparacak?

Türkiye-İsrail ilişkilerinde gerilimin iyice tırmandığı bir dönemde gerçekleşen Obama-Netanyahu görüşmesi büyük önem taşıyor. Ancak iki ülkenin ilişkileri tamir etmesi konusunda kimse umutlu değil.
Türkiye-İsrail krizinin geleceği açısından, Obama-Netanyahu buluşması kritik bir önem taşıyordu. Mavi Marmara baskını ile iyice gerilen ilişkiler, Amerika açısından büyük önem taşısa da Amerika’nın ajandası farklı.

İsrail ve Türk hükümetleri bu krizin çözümü içi uygun yöntemler, diplomatik kanallar yerine meydanları, popülist açıklamalar ve karışıklı atışmaları tercih edince iş iyice çıkmaza girdi.

OBAMA'NIN ÖNCELİĞİ TÜRKİYE-İSRAİL DEĞİL
Kısa vadede sorun aşılacak gibi görünmüyor. Ancak, bu kriz Obama için Ortadoğu’nun ana gündemini oluşturmuyor. Ana gündem her zaman olduğu gibi Filistin-İsrail sorunu. Obama’nın öncelikli sıkıntısı ve çözmesi gereken konu bu.
Obama ve Netanyahu bu görüşmede imaj tazeledi. Amerika’nın önünde bir seçim var. Bu görüşme Filistin’le doğrudan görüşmeler konusunda İsrail’i masaya oturtmayı amaçlasa da, Amerika’daki Yahudi lobilerine gerginliğin sona erdiği mesajını vermeyi amaçlıyor. Mart ayında iki lider fotoğraf bile çektirmemişti.

OBAMA KAHİRE SONRASI HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
İsrail hükümeti Filistinlilerle Eylül ayına kadar doğrudan görüşmelere başlayacak. Amerika’nın en çok üzerinde durduğu konulardan olan Yahudi yerleşimlerinin inşaatı Eylül ayına kadar donduruldu. Bu süre içinde harekete geçilmesi gerekiyor. Ayrıca Filistin yönetimine de mazeret bulmaması konusunda uyarı yapıldı. Tabii ki Ortadoğu’yu takip edenler açısından mevcut durumun ne kadar “oyalayıcı ve sonuçsuz “ olacağını tahmin etmek güç değil. 10 yıl önce Filistin devletinin kurulaması için son rötuşlar yapılırken şu anda taraflar doğrudan görüştürülmeye çalışılıyor. Bu açıdan Obama’nın Kahire’de Müslümanlara hitap etmesinin ardından hiçbir adım atmaması hayal kırıklığı yarattı. Doğrudan görüşmelerden çok şey beklememek gerekiyor. Gazze’ye yönelik ambargonun biraz daha gevşemesi yeni bir adım anlamına gelebilir.

FİLİSTİN İLE GÖRÜŞMELER KOALİSYONU BİTİREBİLİR
Filistin ile doğrudan görüşmeye koalisyonun iki ortağı Netanyahu ve Barak sıcak bakarken, Lieberman’dan itiraz gelebilir. Türkiye İsrail krizinin koalisyon hükümetinde yarattığı çatlağı Filistin görüşmeleri derinleştirebilir hatta koalisyon dağılabilir. Yani dolaylı bir etki söz konusu olabilir. Zaten hem Türkiye ile ilişkiler hem de Filistin’le görüşmelerin geleceği açısından Netanyahu-Tzipi Livni yani Likud-Kadima koalisyonu en mantıklısı gibi görünüyor.

KİMSE TÜRKİYE-İSRAİL İÇİN UMUTLU DEĞİL
Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğine gelince: Hiç kimse umutlu değil.
Diplomatik ilişkiler kesilirse tamiri zor olur. Bu Araplar açısından da sakıncalı. Türkiye’nin aradan çekildiği bir ortamda meydanın sadece İran ve İsrail’e kalacağı biliniyor. Bu da Amerika’nın işine gelmiyor.

İKİ ÜLKENİN BİRBİRİNE İHTİYACI YOK
İlişkiler askıya alınırsa, Gazze’deki gelişmelere bağlı olarak orta vadede, konjonktüre göre yeni bir ilişki süreci başlayabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki Ortadoğu’daki varolan durumda Türkiye ile İsrail’in birbirine eskisi gibi ihtiyacı yok.


METE ÇUBUKÇU
kaynak: ntv

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Barış Manço 81300 Moda

11 yıl önce ölen Barış Manço'nun Moda-Yusuf Kamil Paşa Sokak'ta bulunan evini Halk Bankası'ndan kiralayan Kadıköy Belediyesi, iki yıldır sürdürdüğü müze kurma çalışmaları sonucunda 9 Haziranda "Barış Manço 81300 Moda" Müzesini halka açmıştı.
Manço’nun bestelerini yaptığı piyanosu, yurt dışı gezilerinden edindiği cam objeleri, aksesuarları, sahne kostümleri ve kendi yaptığı tabloları, bahçede bulunan domates-biber-patlıcan figürleri ile arkadaşım eşek heykeli...
Oyuncak Müzesi'nin kurucusu Sunay Akın'ın danışmanlık yaptığı, sahne tasarımcısı Ayhan Doğan'ın katkı verdiği, Manço ailesinin desteklediği müzenin kuruluşuna, Halk Bankası da katkı sağladı.
Pazartesi dışında her gün açık olan müzenin giriş ücreti 1 lira. Öğrenci ve öğretmenlerden ücret alınmıyor.
"Artık adresimi biliyorsunuz; Barış Manço Moda 81300 İstanbul. Haftaya Pazar'a, tekrar karşı karşıya olmak umuduyla, sağlıcakla kalın..."

kaynak: 1  ,  2

13 Temmuz 2010 Salı

Venedik Rüyası

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından hayata geçirilen Su Üstünde Avrupa İstanbul 2010 Şenliği kapsamında, İtalyan cam sanatçılarının yapıtlarından oluşan, su ve ışığı buluşturacak ‘Venedik Rüyası’ 31 Temmuz Cuma gününe kadar Yerebatan Sarnıcı’nda görülebilir.
Maria Grazia Rosin, Candida Ferrari, Heidi Bedenknecht DeFelice ve Cristiana Moldi Ravenna’nın farklı türde cam materyallerle çalıştığı eserler, özel video yansıması ve müzik eşliğinde aydınlatılıyor.
Ayrıntılı Bilgi

Barbaros

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile işbirliği içerisinde gerçekleştirdiği, “Barbaros” çağdaş dans-drama projesi, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın hayatını ve 16.yüzyıl Akdeniz Türk akıncılığını çağdaş dans ve tiyatro üslubuyla anlatıyor.

“Barbaros” çağdaş dans-drama projesi, Devlet Opera-Balesi’nin solist nitelikli 52 dansçısından oluşan geniş bir kadroyla bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük sahne prodüksiyonu olma özelliğiyle sanat çevrelerinden büyük ilgi topluyor.
Eser, Barbaros Kardeşlerin 1500’ lerde başlayan yolculuğunu, Oruç Reis’in ölümünü, Hızır Reis’in Kaptan-ı Derya oluşunu ve Beşiktaş’taki vefatına kadar geçen süreci günümüz İstanbul’u ve Beşiktaş’ı dans, müzik, görsel tasarım ve yazın gibi sanatın farklı dalları ile buluşturarak yansıtıyor.
15 - 16 Temmuz tarihlerinde Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde İstanbul seyircisi ile buluşacak olan  “Barbaros”,Devlet Opera ve Balesi’nin olağan sezonu başlamadan önce Eylül sonunda yeniden İstanbul izleyicisi ile buluşacak.

Tarih : 15.07.2010 20:00:00 - 16.07.2010 20:00:00
Mekan : H. Muhsin Ertuğrul Sahnesi
1. Kategori: 23,00 TL
2. Kategori: 12,50 TL
2 perde ÇAĞDAŞ DANS DRAMA
Özgün Kurgu & Koreografi: BEYHAN MURPHY
Müzik: MERCAN DEDE
Metin ve Şiirler: KUBİLAY TUNÇER
Kostüm & Dekor Tasarımı: İSMAİL DEDE
Video-Film: ŞAFAK TÜRKEL
Yardımcı Yönetmen: ALPASLAN KARADUMAN
Reji Asistanı: V. ŞAFAK UYSAL
Müzik Yapım Asistanı: İBRAHİM ÖZMEN
Biletler

kaynak: 1  ,  2

9 Temmuz 2010 Cuma

Iraklı Kürtlerin hamisi mi, dostu mu olacağız?

NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu yazdı: "Bazılarının gönlünde Iraklı Kürtlerin hamisi olmak geçiyor. Oysa, komşuluk, akrabalık, üzerinden barışmak gerekiyor."

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’na, Barzani’nin Türkiye ziyareti sonrası teröre karşı alınacak önlemler konusunda yeni bir adım olup olmadığını sormuştuk.

Sinirlioğlu bir grup gazeteci ile yaptığı bilgilendirme toplantısında önemli ipuçları verdi, ama detayları açıklamayarak “Her şeyi sizin önünüzde konuşursak, işin sihri kaçar” dedi. İstanbul’da bir araya geldiğimiz Mesut Barzani de benzer bir yanıt vermişti.
Bölgedeki kaynaklar ise şunu söylüyor: “Barzani de PKK konusunda çok tepkili. Yeni adımlar atılacak. Ancak, detaylar medya önünde tartışılmayacak.”

BÜYÜK BEKLENTİLER YERİNE, SABIRLI OLUN
Evet, Türkiye-Irak Kürdistan’ı ilişkileri terör konusunda yeni bir aşamaya giriyor. Orta ve uzun vadede önemli şeyler olabilir. Kısa vadede ise pratik önlemler artırılacak. Büyük beklentiler yerine, sabırlı olmakta yarar var. Hatta, küçük ama önemli tedbirler bile bir gelişme sayılmalı.

Ama, bizler bunu açıkça yazıp, konuşulanlar hayata geçmeyince süreç tersine dönebiliyor. Bu nedenle bilgileri biraz bekleyerek paylaşmakta yarar var. Bu işin çok önemli boyutu. Ama artık Ankara-Erbil ilişkileri tek boyutlu değil. Her konu kendi çerçevesinde değerlendiriliyor. Iraklı Kürtler ziyaret sırasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Barzani’ye söylediğini hatırlatıyor: "Artık biz sadece PKK penceresinden değil, yardımlaşma ve stratejik ortaklık penceresinden birbirimize bakıyoruz."

'TERÖR ALIP MAL MI SATACAĞIZ' 15 YIL ÖNCESİNİN ZİHNİYETİ
Dışişleri Bakanı’nın sözünü ettiği pencere için şimdi yeni bir girişim var. Bir yanda PKK eylemleri, terör devam ederken ticari ilişki nasıl olacak diye soranlar olacaktır. Hatta, bazılarının daha ileri giderek “terör alıp, mal mı satacağız” diyecektir. Tüm bunlar 15 yıl öncesinin zihniyeti.

Yeni dönemin önemli adımlarından birisini Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan, 200’ü aşkın işadamı ile birlikte Irak Kürt bölgesine sefere çıkarak atıyor. Bu sefer, Güneydoğu Bölgesi'ni ekonomik olarak güçlendirmek, Irak ve Kürdistan Bölgesi’ne yönelik ihracatın artırılmasını amaçlıyor. Yeni iş bağlantılarının kurulması, bu ülkeye ihracat yapan firmaların yaşadıkları sorunların yerinde incelenmesi, üretilen spesifik ürünlere pazar araştırması yapılabilmesi de gezinin amaçları arasında. Daha çok Türkiye’nin ticari bir seferi bu. Çünkü Irak ve Kürt bölgesi önemli bir pazar.

Ama Iraklı Kürtler de petrol ve doğalgaz pazarlığı yapacak. Bu konunun altı özellikle çiziliyor. “Türkiye ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkinin geleceğinde enerji meselesi var. Bu da Kürdistan bölgesinin Nabucco projesine katılımıdır. Mesela, Neçirvan Barzani Iraklı Kürtlerin Nabucco sayesinde Türkiye aracılığı ile Avrupa’yla bağ kurabileceğini düşünüyor. Bu hem ekonomik hem de siyasi bir proje” deniyor

IRAKLI KÜRTLERLE YENİ DEĞİL, BAŞKA BİR DÖNEM
Bölgede halen 300’ün üzerinde Türk firmasının bulunduğu biliniyor. Bunlar arasında küçük şirketler kadar Türkiye’nin önde gelen holdingleri de var. Ama bölge her açıdan bakir ve yatırıma açık.

5 milyar dolarlık bir iş hacminin bulunduğu bölgede bu rakamın yukarı çekilmesi isteniyor. Iraklı Kürtlerin, iş adamlarından oluşan heyetten beklentisi, ciddi kuruluşların ciddi yatırımlarla gelmesi, ticari işlerin vur-kaç usulü gerçekleşmemesi. Bunun için bir bankaya ihtiyaç var. Bu iş de Ziraat Bankası ile halledilecek, THY seferleri de sırada. Iraklı Kürtlerle yeni değil, başka bir dönem başlıyor artık. Iraklı Kürtler de bunu kabul ediyorlar. Çünkü Iraklı Kürtlerle yapılan ticaret Güneydoğu Anadolu’da da ciddi bir ekonomik hareketlilik geçirecek.

ÇÖZÜM TÜRKİYE'DE
Gazeteci dostumuz şunu söylüyor: "İnsani, ticari, ekonomik olarak daha yakın bir ilişki, muhakkak terör meselesinin çözümüne katkıda bulunacak. Ama söylemekte yarar var: Ticari ve ekonomik olarak entegrasyon önemli. PKK sorunu bir yönüyle Iraklı Kürtlerin sorunu. Ama mesele Türkiye’nin kendi iç meselesi. Dolayısıyla çözümü Türkiye’de”.

Erbil-Ankara yakınlaşması Türkiye’nin bölgede genişleme ve etkinlik alanı kurma mantığına uyuyor. Yalnız şu nokta hala açık: Türkiye, Iraklı Kürtlerle barışırken bazılarının kafasından emperyal amaçlar geçiyor, bazılarının gönlünde Iraklı Kürtlerin hamisi olmak geçiyor. Oysa, hamilik çerçevesinde değil, komşuluk, akrabalık, sınırdaşlık üzerinden barışmak; eşitler arasındaki ilişkiden yola çıkarak birbirimizi kucaklamamız gerekiyor.

kaynak: 1

8 Temmuz 2010 Perşembe

Caricaturca 2010

İstanbul Diyalog Derneği, Amsterdam Persmuseum ve Kassel Caricatura Gallery tarafından düzenlenen sergide, Türkiye, Hollanda, Almanya ve İsviçre'den seçilen başarılı karikatüristlerin eserleri yer alacak, yaklaşık 200 eser birbirinden farklı kültürel manzaraları ve bağlamları kıyaslayarak gözler önüne serecek.

Bunların yanı sıra, Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Amsterdam Stichting Democratie en Media, İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu, yine Amsterdam Stichting Röportaj, İsviçre Pro Helvetia Arts Council, dDf Istanbul ve de Anadolu Kültür İstanbul sergiye maddi destekleri ile katkıda bulunmaktadırlar.
Serginin alt başlığı, farklı mizah anlayışlarını kıyaslama hedefiyle ''Küresel-Bölgesel'' olarak belirlendi.
Caricaturca 2010, açık bir sempozyum ile başlayacaktır. Bu sempozyumda on sanatçı işledikleri temel konuları sergileyeceklerdir. Ayrıca panelde karikatüristler kendi aralarında ve seyirciler ile kendi ülkelerindeki mizah boyutlarının sınırlarını ve karikatür krizinin etkilerini de tartışma imkanı bulacaktrlar.
Bunların ötesinde, Türkçe ve İngilizce iki dilde yayımlanacak şekilde 176 sayfalık ‘Caricaturca 2010 – Global and Local’ adlı bir katalog da basılacaktır.
Sergide bulunacak cizerler Joep Bertrams (NL), Jos Collignon (NL), Burkhard Fritsche (D), Gabi Kopp (CH), Güneri İçoğlu (TR), Tom Janssen (NL), Heribert Lenz (D), Sefer Selvi (TR) ve Markus Urfer 'dir (CH)

Açılış: 9 Temmuz Cuma, Saat 19:00, Tütün Deposu, Istanbul
Süre: 10. Temmuz – 6. Agustos 2010
Açılış saatleri: Sali – Cumartesi 11:00 – 19:00
Adres: Tütün Deposu Lüleci Hendek Caddesi No.12 Tophane 34425 Istanbul

kaynak: 1

sağır yürekler

dudaklarım kelime tutmaz oldu
devir parmakların şimdi
kendimi tutasım var
körler görmesin beni
aklı olmayanlar engellenmeli
herkesi yanlızlığa ittim
sadece şarkı mırıldanmaları
kulaklarınızın işittikleri
her nefeste onun adını haykırdım
utanmadınız sağır yürekler
zaman da dururmuş
anladım
zaman da unuturmuş
unuturum
zaman da suçluymuş
savunurum

mc

7 Temmuz 2010 Çarşamba

hayat başlıyor

büyüdün çocuk
büyükler zil çalıyor etrafında
teneffüs bitti diye,

hayat başlıyor
sakın ilk derse geç kalma
asıl şimdi başlıyormuş kavga
her daim karmaşa
çıkışta görüşürüz

iyi ya da kötü
kazanan olmalıymış insan
yoksa sonu derin kuyu,
içtiğin onursuz su
boğazını doldurduğunda
son nefesdir aldığın
unutma

mc

3 Temmuz 2010 Cumartesi

insan yüreğim

en güzel mahkumiyet
kollarında kaybolmak,

şimdi dostlar
aradığınız adam
kayboldu

eskiye göre değerlendirmeyin beni
yoksa üzerim herkesi

uçurumda bulduğum ruhu
bedenime köle ettim
artık sizdenim
insan yüreğim
meleğimi azat ettim

mc

1 Temmuz 2010 Perşembe

Türkiye İsrail'i ilelebet beklemeyecek

Mavi Marmara saldırısı ile krize giren Türk-İsrail ilişkilerinde iyileşme olabilmesi için Türkiye'nin İsrail'den iki beklentisi var. Türkiye'nin bunların gerçekleşmesi için ilelebet beklemeye niyeti yok.
Türkiye Mavi Marmara saldırısı ve 9 kişinin öldürülmesi konusunda İsrail’den en kısa zamanda yanıt bekliyor. Türkiye’nin beklediği yanıt, İsrail’in özür dilemesi, hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemesi ve diğer zararları da tazmin etmesi.

Bu konuda herhangi bir süre vermeyen Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türkiye’nin çok fazla beklemeyeceğini de ekliyorlar. Türkiye, İsrail’in bir Türk gemisine uluslararası sularda saldırıp, 9 kişiyi öldürmesinin siyasi değil, hukuki bir olay olduğunu söylüyor.

Türk-İsrail ilişkilerinin geleceği de İsrail’in bu iki koşulu yerine getirip getirmemesine bağlı. Eğer İsrail özür dilemez ve tazminat ödemezse, iki ülke ilişkileri düzelmeyecek. Bu iki koşulun yerine getirilmesi durumunda da ilişkilerin seyrini süreç belirleyecek.

İSRAİL KABUL ETMEZ İSE, KRİZ UZUN YILLAR SÜRER
Bu noktada top şimdi İsrail’de. Eğer İsrail Türkiye ile her türlü ilişkiyi yeniden kurmak niyetindeyse şartları kabul edecek. Aksi halde uzun yıllar bu kriz sürecek. Türkiye’nin bu konudaki tavrı net.

TÜRKİYE İSTEĞİNDE HAKLI
Bu tavrın bir yanı siyasi olmakla birlikte, diğer yanında uluslararası hukuk ve devlet olmanın gerekliliği yatıyor. Türkiye İsrail’den bu şartları yerine getirilmesi konusunda ısrar etmekte haklı, çünkü bir devlet hem kendi egemenliğini hem de vatandaşının can ve malını korumak zorunda. Mavi Marmara’da İsrail’in öncelikle ihlal ettiği nokta bu.

Bu konunun Gazze ablukası, İsrail’in Filistinlilere yaptığı eziyet, Mavi Marmara Gemisi’ne izin verilip verilmemesi ya da gemideki insanların siyasi nitelikleri ile ilişkisi yok. Bunlar önemli ama Türkiye taleplerine bu konuları karıştırmıyor ve öncelikle bir devlet olarak özür bekliyor. Tabii ki diğer konuların da peşini bırakmıyor.

TÜRKİYE'NİN TEPKİSİ ARAP ÜLKELERİ GİBİ OLMAZ
Durum ciddi ve nazik. Tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izleyen Türkiye-İsrail ilişkileri bu kez derinden yaralanacak gibi görünüyor. Bu durumu düzeltmek İsrail’e düşüyor. Çünkü bu kez olanlar başka dönemlere benzemiyor.

Türkiye-İsrail arasında ilk kez böyle bir şey oluyor. Ayrıca, Türkiye’nin tepkisinin Arap ülkelerinki gibi olmayacağı da biliniyor.

Son bir not: Türkiye İsrail’i ilelebet beklemeyecek.
Mete Çubukçu

kaynak: ntv