30 Nisan 2010 Cuma

sürünmek

sahilimde koşuşturan insan kalabalığının hükümdarı
hayat belki de kurduğum cümleler kadar anlamsız
gözlerinin anlamı kadar karmaşıktır
sana ulaşmak gerçekten daha kolay
unutmak kolaydan biraz fazla zordur

eğer yaşamış olsaydım
böyle hissederdim

meğer tek gözle alınan bir hedefmişim
tek kurşun yetmiş beni yerle bir etmeye
o üfleyince sönmüş volkanlarım
her zerrem kaybolmuş gökyüzünde
hayat,sana gelmekse her nefeste
çağlar geçse de
yorulmaz eklemlerim
sürünsem de ayaklarının eşiğinde...

kuşlar

barış istiyor yüreğim
yazdığım satırları siliyorum
kurban ediyorum her bir harfi senin için
yaşanmamış bir hayat diliyorum
doğduğumda senin olmak istiyorum seni bulmak istiyorum
yirmili yaşlarda değil

diğerleri isim arıyorlarmış karalamalarımda
ben de onları en koyu renge boyadım
sen bende saklısın
bu yüzden severim saklambacı
bu yüzden bitmeyen çocuk hallerim

hala kendimi senin sanıyorum
hala yüreğini bilmiyorum
dilim tutuluyor karşında
nereye gidiyor bu şiir,nereye dökülüyor içimdekiler?

dağları oyup yol yapmalı
gözlerinden gözlerime
ya da gözlerimi sana getirsin serçeler
kuşlara güvenirim ben
bilinmezliklere sürüklemezler
alıp götürmezler seni benden
beni senden...

mc

deniz

boşuna gitmesin diye yaşlarım
koştum denize
karıştım birden,
özgürlüğümün reddedilişinin yıl dönümünde
bir yıldız kaysa da sana kavuşsam,
benim ki zamansız kabulsuz istek oldu biliyorum,
başa dönüp yine okuyorum hayatı
aslımda hiç durmadan yazıyorum,
tanımadığımdan seviyorum seni
göremeden aşka dalıyorum gözlerinden


mc

29 Nisan 2010 Perşembe

Bilişim Haberler Nisan

İlk haber BTK'dan. Başkan yardımcısı tarafından yapılan açıklama telefon alırken dikkat etmemiz gereken en önemli şeyin ne olduğunu söylüyor:SAR değeri(özel soğurma oranı).Telefonların standarta uygun olması ve SAR değerinin düşük olması gerekli.Cep telefonlarının vücuda olan ısı etkisi SAR değeri ile ölçülüyor. Birçoğumuz telefon alırken markaya ve özelliklerine bakıyoruz,eğer telefonun bize verdiği zararı en aza indirmek istiyorsak SAR değerine de dikkat edilmeli...

Piyasada sık sık görülen çekişmelerde biri Apple-Google'dır. Mobil işletim sisteminde Google'ın açık kaynak kodlu işletim sistemi Android için geliştirilen uygulamalar son aylarda artış göstermiş.Bu yüzden uygulama sayısı olarak Android'in App Store'yi geçip geçemeyeceği merak konusu.Android'in gelecek vaat ettiği ise kesin...

Düşünün ki saatinizin pili bitti ve kolunuzu salladığınızda pil doluyor!Michigan Üniversitesi'nden araştırmacılar havadaki titreşimleri enerjiye dönüştürebilen jeneratörler geliştirdiler. Şu an sadece küçük cihazlar için bu teknolojiyi kullanmak mümkün olsa da prototipler geliştiriliyor.

Türkiye'de de artık e-kitap satışı başladı.İdefix kendi e-okuyucusu ile, oluşturduğu e-kitap kataloğunu hizmete soktu. İleride diğer cihazlar(iphone gibi) ile entegre edilmesi düşünülüyor.Böylece kitap fiyatları yarı yarıya düşecek.

Meğerse kediler nankörlükten başka vasıflara da sahipmiş.İnsan yüzünü bir süper bilgisayardan 83 kat daha hızlı tanıyabilme gibi.Ve bilim adamları kedilerin beyninden esinlenerek yeni bir bilgisayar yapmayı planlıyorlar.Kedilerin beyin yapısı insanlardan daha az karmaşık ama bilgisayar olarak tasarlanması oldukça zor ama uygulanabilirmiş...

Hani bir küp vardır, her yönü farklı renkte, karıştırıp düzeltmeye ilk haline getirmeye çalışırız.Çatlak uzmanlar, bu küpü çözmek için boşuna enerji harcamayalım diye yeni tasarladıkları küpte,çözmek için harcadığımız enerjiyi depoluyor ve usb yardımıyla cihazlara aktarıyor.

kaynak: ntv , shiftdelete

27 Nisan 2010 Salı

Yeşil Haberler Nisan

Yeşiller Partisi, plastik torbaların yasaklanması için "Plastik poşete hayır" imza kampanyası başlattı.Bilindiği gibi dünyada plastik ambalaj kullanımı çok fazla ve gün geçtikçe artıyor. Petrolun türevi olan plastik, hava-su-toprak-çevre kirliliğine neden olup deniz canlılarını ve bitkileri olumsuz etkiliyor hatta onların yok olmasına neden oluyor.Bazı plastikler geri dönüştürülebiliyor ama bazıları doğaya geri kazandırılamıyor ve yıllarca doğaya karışmıyor.Bu yüzden ülkemizde poşetlerin kullanımı azaltılmalı hatta yasaklanmalı.
Bu imza kampanyasına destek vermek için: plastikposetehayir.com

Aynı konuya Greenpeace'de değindi:"Yüzyılın buluşu plastik, onu bilinçsizce kullanan insanoğlundan şimdi intikam alıyor. Hormon bozukluklarına sebep olan ve kanserojen etkilere sahip kimyasallar içeren plastik, insanoğlunun adeta hücrelerine sinmiş durumda. Yapılan testler, kanımızda sert plastik şişe ve metal bazlı yiyecek-içecek kutularında kullanılan endüstriyel kimyasal Bisphenol A taşıdığımızı ortaya koyuyor". Greenpeace’den Thilo Maack, sadece geri dönüşümü garanti altına alındığı takdirde plastiğin kullanılmasına izin verilmesi gerektiğini vurguluyor.

Ve bu konuyla ilgili bir haber daha. Atlantik okyanusunda bir çöp girdabı daha bulundu.Bu girdabın kilometrelerce uzunlukta olduğu düşünülüyor.Daha önceden 5 tane çöp girdabı olduğu düşünülüyordu.

Avustralya'da yanlış rotada gidip mercan kayalıklarına çarpan gemiden çıkan yaklaşık bir ton yakıt, dünyanın en büyük mercan kayalıklarını tehdit altına soktu. Temizleme işleminin haftalar süreceği bildirilmiş.Mercan kayalıklarına verilen hasarın derecesi merak konusu.

Gün geçmiyor ki yeşil tasarımlara bir yenisi eklenmesin.İşte karşınızda atık şişelerde yapılmış otobüs durağı.ABD, Kentucky bölgesinde, Aaron Scales, sokağa atılan boş şişeleri gördü ve bu projeyi geliştirdi.Durak, geceleri aydınlatılıyor.Işıklar için gereken enerji ise otobüs durağının üzerindeki güneş panellerinden sağlanıyor.

İngiltere'de çevrenin büyük ölçüde zarar görmesine neden olan olayların "soykırım" ile eşit muamele görmesi yönünde bir kampanya başlatıldı. Kampanyada Birleşmiş Milletler'in ekolojik yıkımları, barış karşısında işlenmiş ilk beş suç listesi içine alması isteniyor... Bu sayede ekolojik suçlar da Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanabilecek. Kampanyanın yürütücüleri ekolojik suçlar arasında iklim değişikliğinin olmadığını iddia eden "iklim inkarcıları"nın da girmesini istiyorlar.

Başka bir açıklama WWF Türkiye'den(Doğal hayatı Koruma Vakfı) geldi.Açıklama yunus gösteri merkezleri hakkında. Aslında birçok deniz memelileri 'gösteri' amaçlı havuzlara tutsak ediliyor. Bazı ülkelerde bu havuzlar yasak ama ülkemizde 12 adet varmış. WWF Türkiye, bu merkezlerin kapanmasını istiyor,bu konu hakkında yasal düzenlemeler gerektiğini vurguluyor ve benden de sonuna kadar destek geliyor. İnsanlar olarak onları hapsetmeye hakkımız yok, fazla söze de gerek yok...

Ülkemizden süper bir haber. Van'da devlet desteğiyle ev çatılarına güneş panelleri takıldı.Böylece ağaçlar kesilmeyecek..Ayrıca her eve ikişer ceviz fidanı dağıtılmış.Kutluyoruz:)

Bir rapora göre gelişmekte olan ülkelerde, ihraç edilen malların üretiminde kullanılan suyun miktarı su kıtlığını daha da artırıyor.Örneğin;her fincan kahve için toplamda 140 litre su tüketmiş oluyorsunuz.Bu miktar, kahvenin üretilmesinden, tüketime hazır hale gelinceye kadar tüketilen suyun toplamını ifade ediyor.Bu konuda gelişmiş ülkelerin diğer ülkelere öğretmesi gereken çok şey var.

kaynak: ntv

26 Nisan 2010 Pazartesi

Beğendiğim Fotoğraflar

Dünyanın en etkileyici 10 metrosu-Tunnelbana - Stockholm - İsveç


Haiti'de deprem sonrası enkaz altından sağ çıkarılan ismi belirlenemeyen 8 aylık bir bebek, Birleşmiş Milletler'ce kurulan Sahra Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Annesi ve babası ölen Haitili bebeğin tedavisi sürüyor.


Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Hrant Dink, gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu oldu.


Kadıköy'de Mavi Çarşı'ya kimliği belirsiz kişilerce molotof kokteyli atılması sonucu çıkan yangında 13 kişi öldü. Yangın sırasında çatıda mahsur kalan 3 kişi, itfaiye ekiplerince kurtarıldı.


'Ajans'la Türkiye'nin 90 yılı-Yurt genelinde trafik kontrolleri ve sürücülere alkol kontrolü yapıldı.


ABD'nin Westerly, Rhode Island bölgesinde, yolun su altında kısmını kayıkla geçen çift.


Montreal Canadiens takımının kalecisi Carey Price, Montreal'de Carolina Hurricanes ile karşılaştıkları maçın ikinci periyodunda, adeta 'altta kalanın canı çıksın' oynarmış gibi hakem dahil yarım düzine oyuncunun üzerine atlamasından hiç de memnun gözükmüyor.


Taylandlı sarıklı ve cüppeli Müslüman çocuklar, ülkenin kuzeyindeki Yala eyaletinde bir medresede eğitim görüyorlar.


Marinduque adasında düzenlenen Maske Festivali'nde Roma askeri maskeleriyle adeta bakışma yarışına girmiş Filipinli çocuk.


Havana sahil bulvarında dalgalarla azgın dalgalarla yüzleşen Kübalı.

25 Nisan 2010 Pazar

Beğendiğim Fotoğraflar

Kolombiya'nın Medellin kentinde düzenlenen Güney Amerika Oyunlarının kapanış seremonisinde halat üzerindeki dansçılar.


Rusya'nın Severomorsk kentinde, nükleer enerjiyle çalışan 19 bin tonluk "I. Petro" kruvazörünün uğurlama törenine katılan denizciler.


Massachusetts'teki taşan Fall nehri çevrenin verdiği zarara yerel sakinler böyle tepki verdi.


Venezuelalı Katherine Arias, Kolombiya'nın Medellin kentinde düzenlenen Güney Amerika Oyunları'nda ritmik jimnastik performansını sergiliyor.


Bilbao'da yapılan Kutsal Hafta töreni başlamasına az kala törene kostümleriyle katılan İspanyol tövbekarlar objektiflere böyle takıldı.


Konuk Wigan Athletic takımına attığı golü taraftarlarıyla kutlayan Manchester City oyuncusu Carlos Tevez.


Endonezyalı köy kadını Rasima, "ampo" ismi verilen ve çakılsız topraktan yapılan çerezleri kurutuyor. Köyün tek ampo üreticisi olan Rasima günde ortalama kazandığı 2 dolarla ailesinin bütçesine katkı sağlıyor.


Cavite kentinde, bir devlet kurumunun dağıttığı yulaf lapası kabına doldurulurken dikkat kesilmiş Filipinli çocuk.


Miami'de oynanan Toronto Raptors - Miami Heat karşılaşmasında, kendini tutamayan Raptors guardı Jarrett Jack hakem masasının öbür tarafına yuvarlanıyor.


Bali Denizi’nde ava çıkmış bir timsah balığı

Beğendiğim Fotoğraflar

Habertürk gazetesi foto muhabiri Sedat Suna, foto-röportaj dalında "Bilge Köyü Katliamı" isimli 12 karelik serisi ile mansiyon aldı. Geçtiğimiz yıl Mardin'in Bilge Köyü'ndeki silahlı saldırıda 44 kişi yaşamını yitirmişti.


Anadolu Ajansı'dan Yücel Velioğlu, "Vicdansız Baba" isimli fotoğrafıyla haber fotoğrafı dalında mansiyon aldı. Sultanbeyli'deki gecekondu yıkımında bir baba evinin yıkılmasını 4 aylık bebeğinin boğazına bıçak dayayarak önlemeye çalışmıştı.


Habertürk gazetesi foto muhabiri Sedat Suna'nın "İstanbul" isimli fotoğrafı Vakıfbank Özel Ödülü'ne layık görüldü. Fotoğraf, İstanbul'da sel felaketinin yaşandığı gece çekilmişti.


Yılın Serbest Fotoğrafı ödülünü "Ana Yüreği" isimli fotoğrafı ile Anadolu Ajansı'ndan Hakan Şahin aldı. Fotoğraf, Edirne'de yavrusuna araba çarpan anne köpek kazanın yaşandığı noktada saatlerce beklerken çekildi.


Şili'nin San Bernardo kenti sakini Jinette Pierre(sağda), bir akrabası ile beraber böyle görüntülendi. Pierre ve Desarmes ailesi iki hafta önce Haiti'yi vuran deprem sonrası Port-au-Prince'ten Şili'ye, ailenin büyük oğlunun yanına taşınmıştı.


Hindistan'ın kuzeyinde yer alan Haydarabad kentinde bir çocuk, renklerin festivali olarak da bilinen Holi bayramında domates lapasının içerisinde dinleniyor.


Ve kendisinde askere çiçek uzatma cesaretini bulan bir Afgan kızı.


Güney Afganistan'ın Helmand vilayetinde bir pazarda tezgah üzerinde oturan bir çocuk.


Tarihi Shibam şehri sakini bir Yemenli evinin penceresinden aşağıya bakıyor.


Patna şehrinden yola çıkan trenin Hint'li yolcuları oldukça tehlikeli bir seyahate başlamak üzere. Hindistan'ın Demiryolu Bakanı Mamata Banerjee de yıllık demiryolu bütçesini parlamentoya sundu.

23 Nisan 2010 Cuma

İstanbul Şiir Festivali

Şiir, düş gücüne, hayale, imgeleme, kalbe seslenen, coşku uyandıran dizelerse eğer, onun merkezi de İstanbul'dur. Çünkü İstanbul, yüzyıllar boyunca medeniyetleri ağırlamış, kıtaları bir arada tutmuş, sanatı ve kültürü beslemiş bir kenttir.
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali ile artık İstanbul, şiirin de başkenti. Türkiye'nin en büyük uluslararası edebiyat etkinliği olan İstanbul Şiir Festivali, sürekliliğini sağlayarak İstanbul'un kültür yaşamında büyük bir boşluğu dolduruyor.
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali 11-15 Mayıs 2010 tarihleri arasında 3. kez gerçekleştirilecek.

Tema Ülke - İrlanda
Joyce, Beckett, Shaw, Yeats gibi usta kalemleri dünya edebiyatına kazandıran İrlanda, Uluslararası İstanbul Şiir Festivali’nde bu sene tema ülke. Culture Ireland Vakfı ve İrlanda Büyükelçiliği ile ortak gerçekleştirilecek olan tema ülke etkinliklerine İrlanda’dan Nuala Ni Dhomhnaill, Eilean Ni Chuilleanain, Macdara Woods, Alan Jude Moore ve Mary Shine Thompson katılacaktır.

Uluslararası İstanbul Şiir Festivali’nde Türk-Alman İşbirliği
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali, Pera Müzesi, Deutsche Akademie ve Goethe Institut – Istanbul işbirliğiyle çağdaş Alman şiirini temsilen dört şair: Volker Braun, Durs Grünbein, Michael Krüger ve Ulrike Draesner bu sene Türk ve Alman şiir severlerle 11-15 Mayıs tarihleri arasında buluşacak.

24 yabancı toplam 48 şair yer alacak. Etkinlik mekanları olarak bu yıl da D&R kitabevleri, Arkeoloji Müzesi, Yerebatan Sarnıcı, Galata Kulesi ve köşkler kullanılacak. Üniversitelerde şiir etkinlikleri, açılışta Zuhal Olcay konseri, 14 Mayıs'ta Galata'da Yeni Türkü konseri, 15 Mayıs'ta Arkeoloji Müzesinde Cem Adrian konseri ve Şiir Hatları Vapuru...
Programa mutlaka göz atın, çok güzel etkinlikler var...

Festivalde Gönüllü Olun
Katılımcılar
Program
Orhan Veli Şiirleri Okuması - Bir Garip Orhan Veli - Müşfik Kenter


Yerebatan Sarnıcı - Şiir Okuması


Galata Kulesi - Rumeli Band Konseri


Galata Kulesi Meydanı


Şiir Hatları Vapuru


D&R kitapçısı - Şiir Okuması

22 Nisan 2010 Perşembe

mektepten mektup

hani sen tutturmuştun ya
sevemezsin birini diye
haklıymışsın,
iyi tanımışsın beni

yüreğim bin parçaya bölünmüşken
tek bir kişiyi sevmek olanaksız
sevdiğine ayıracağın alan fazla olmalı,
yoksa yürümez dünya
kaybeder yer çekimini
herkesi özgür bırakır bir anda
herşey sonsuz olur zamanla
uzaya kaçarız gizlice
ya da aya
sen seversin parlamayı

ama yalana yer yok dünyamda
hala onu düşlüyorum
ona bakmaya ihtiyacım yok
herkesin yüzü onun hayaliyle kaplı
senin de, affet beni...

sonunu getirmek lazım ya herşeyin
merak etme
istemiyorum sonsuzluğu
küçükken öğrendiğimiz ölümü,
bilirdik iyi şeylerin sonunu

şimdi yazıyorum ya sana
o da göremeyecek kadar kör ya
bu yüzden yazıyorum aslında
içimdekiler ona gitmesin diye...


mc

son söz

anladım ki acıtmadan bırakmıyor sevdan
ışıkları kapattım artık
hala neden arıyorsun beni?
siyahım işte, göremediğin karanlık benim

korkak değilim insanoğlu
söyleyeceklerimi pis nefeslerinize haykırırım
yazılarım tek bir kişinin
şiirler tek bir kişinin

artık bıktım dudağıma bakmanızdan
size değil işte yaşamım
nedenim değilsiniz siz
yaşandınız ve bittiniz
gidin artık
hala neden inadınız

yıllardır kim anladı ki aşkı
kim gördü ki hayatta sonsuz olan birşey
o zaman neden bu sürat
kural mı koymalı göremedikleriniz için

yeter artık
ihtiyacınız olan içimdeki isimse
önce layık olun
önce meraklı değil düşünceli olduğunuzu gösterin bana

bu dünyada daha onun ismini hakeden olmadı

ne olduğunuzu sanıyorsunuz
hayaletlerimle kurduğum ordumu
ve de en büyük silahım olan kalemimi alıp
size saldırmak yerine
yok edeceğim kendimi

saplayacağım kalemi kalbime
ne çıkarsa içinden
önünüze dökeceğim
zaferinizin kazancını görün diye

ne seveceğim artık
ne sevdim diye yalan söyleyeceğim
ne de yazacağım artık
eskisi gibi susup içime atacağım
her zamankinden daha bencil olacağım
artık hakedene bile kendimi göstermeyeceğim

son cümlem ne olmalı bilmiyorum
yazdıklarımı bir tek ben görüyorsam eğer
senin ismini yazmak isterdim son kez
değersiz satır aralıklarına...

mc

21 Nisan 2010 Çarşamba

kim

cehennemden kaçarken cennetten uzaklaştım,
nerdeyim ben şimdi ya da kim?
kimler geçiyor içimden
kimler el sürüyor göz yaşlarıma,
kimler yazıyor sonumu



mc

labirent

Sen aşkın çok bilinmeyenli denklemi ,
tek çıkmaz sokağısın
ve ben kaybolduğum labirentte senin kokunla ayaktayım ,
ben koskoca istanbulda senin çıkmaz sokağında ıslak bi yağmur damlası
ve yere düştüğümde sana karışacağım


mc

intihar

sürüklendiğim kayalıklarda
denize bakınca
hala
seni görüyorum
ve hala
sana ulaşamıyorum



mc

18 Nisan 2010 Pazar

Bilişim Haberler Nisan

Bu ay birçok gelişme olduğundan haberleri kısa tutacağım:

İlginç bir kulaklık haberi ile başlayalım:Monster firmasının çıkardığı Monster Turbine adlı kulaklıklar uçak motoruna benziyor ve kromla kaplanmış, ses yalıtımı ise çok iyi. Böylece dış dünya ile irtibatınız kesiliyor.Turbine, Amazon.com'dan 150 dolara satın alınabiliyor.


Geçtiğimiz günlerde yapılan araştırmada Google 100 milyar doları aşkın değeriyle, dünyanın, 2009 yılında en değerli markası seçildi.Üstelik Google, dünyanın en değerli markaları arasındaki tek elektronik temsilcisi değil. Microsoft ikinci, IBM dördüncü, Apple altıncı, China Mobile yedinci ve Vodafone dokuzuncu sırada. Demek ki doğru sektördeyim:)


Bilgisayarı seviyorum ama çok sakarım diyorsanız buyrun...Samsung NB30:Günlük yaşamın çarpma, düşürme gibi kaçınılmaz ufak kazaları ile başa çıkmak için özel olarak tasarlanan NB30'un şoklara dayanıklı kaplaması hasar riskini azaltıyor. Sağlam ve moda çizgiler taşıyan tasarımında yer alan özel dokulu esnek kapağı hem çiziklere hem de parmak izi lekelerine dayanıklı. Yenilikçi sabit disk sürücü serbest düşüş sensörü, NB30'un hızlı bir şekilde düştüğünü hissettiği an verileri otomatik olarak HDD'ye park ederek, koruyor. Netbook ayrıca sıvı dökülmesine karşı dayanıklı bir klavye ile 50cc'ye kadar sıvı dökülmesi durumunda sıvıyla temas sonucu ortaya çıkacak olası hasarları önlemek için sistemin etrafında su geçirmez bir koruma içeriyor... Daha ne olsun!


2010 yılının ilk çeyreğinde akıllı telefon pazarında yaşanan gelişmelere dair hazırlanan rapora göre ilk üç ayın en büyük galibi Google'ın Android mobil işletim sistemi. ABD'deki kullanım oranlarına göre düzenlenen raporda akıllı telefonların kullanım oranında da önemli artış gözlendi. Bir önceki çeyreğe göre tam %18 artan akıllı telefon kullanımı, toplamda 42 milyona ulaştı.İlk çeyreğin galibi Android, Motorola'nın da reklam desteği ile bir önceki çeyreğe göre kullanım oranı %250 oranında arttı. Daha önce %2,8 olarak Android kullanım oranı, ilk çeyrek için %7,1 olarak hesaplandı.
Ne zamandır bunu duymaktan korkuyordum umarım Türkiye'de olmaz böyle şeyler...The Times gazetesinin internet sitesine günlük 1 sterlin (2,3 TL) haftalıksa 2 sterlin (4,6 TL) bedelle erişilebilecek.İnternette habere bedava erişilebilmesinin gazete satışlarında düşüşün ana nedenlerinden biri olarak görülüyor.Bununla birlikte bazı yetkililer ve gazeteciler, Times'ın riskli bir karar aldığını, bunun "internetin ücretsiz bilgi ulaşımı anlayışına uymayan bir strateji olduğunu" savunuyor. İnternetin yaygınlaşmasıyla Times'ın satışlarının azalması nedeniyle böyle bir karar alınmış.İngiltere'nin bir diğer gazetesi Financial Times'ın (FT) internet sitesindeki haberleri okuyabilmek için de belli bir ücret karşılığı üye olmak gerekiyor.


Ben güvenmiyorum ama yine de haberimiz olsun:ABD Enerji Bakanlığı’na Bağlı Los Alamos Ulusal Laboratuarı’ndan bilimciler, nanokristallerden oluşmuş özel malzemeler kullanılarak ileride nükleer reaktör çeperlerinin radyasyon hasarını kendiliklerinden onarabileceklerini göstermişler.Nükleer reaktörlerin tasarımında reaktör kalbininin çeperlerinin yapılacağı malzemenin seçimi çok önemli. Çünkü kalp (içinde uranyumun parçalanmasıyla enerji üreten bölüm) son derece ekstrem bir ortamda çalışıyor. Sürekli ışınıma (radyasyon) maruz kalmanın dışında reaktör kalbini oluşturan malzeme çok yüksek sıcaklıklar, fiziki stres ve aşınmayla da baş etmek zorunda. Los Alamos bilimcileri, Science dergisinde yayımladıkları bilgisayar benzetim sonuçlarıyla, mikroskopik bakır taneciklerinden oluşmuş nanokristalli bir malzemenin bu hasarı kendi kendine tamir edebildiğini gösterdiler.

GFK'nın internet ve cep telefonu kullanımına ilişkin araştırmasına göre, son 30 gün içinde internet kullanıp kullanmadığı sorulduğunda kullananların oranı dünyada %63, Avrupa'da %95 olarak belirlendi. Türkiye'de ise bu oran sadece %38'de kaldı. Araştırmaya göre, dünyada ve Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de %92 ile hanelerin hemen hemen tamamında en az bir cep telefonu bulunuyor.


Türkiye’de internette geçirilen süre 35-44 yaş arasında azalırken özellikle emeklilikle birlikte 45 yaş ve üzeri grupta artış gösteriyor. Intel Türkiye Bilgisayar Kullanım ve Tutum Araştırması’na göre, 16-19 yaş grubunun dörtte üçü internette her gün en az bir saat zaman geçiriyor. 20-24 yaş grubunda bu oran %69'a düşüyor. 16-19 yaş grubundaki kişilerin %10'unun internet bağlantısı tüm gün açık. Bilgisayarın kullanım açısından kolay olmasına önem veren 45 ve üzeri yaş grubu kişiler, her gün 1-4 saatlerini internette geçiriyor. Emeklilerin %71’i bilgisayarın temel yararının çocukların eğitimi, %45,4’ü araştırma, %40,3’ü de okul ödevleri olduğunu belirtiyor.

kaynaklar: ntv , chip , pcworld , shiftdelete ...

16 Nisan 2010 Cuma

Güncel Haberler Nisan 2010

Birbirinden komik, trajik ve ilginç gündem haberleri var bu ay. Bu yüzden dayanamayıp erkenden hazırladım güncel haberleri...

Düşünün ki ülke yönetmiş bir adam sabah kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa girer, ekmek kızartır ama o da ne dışarıda bir itfaiye sesi. Evet bu saygıdeğer şahsiyet İngiltere eski başbakanı Tony Blair:) Ekmek kızartma makinesinde fazla kızaran ekmeklerin dumanı yangın alarmını devreye sokunca eski başbakanın evine itfaiye gelmiş, tabii ki hemen yanlış alarm olduğu anlaşılmış ama bu olay internet sayfalarındaki yerini hep koruyacaktır.

Sormayın bu aralar bir mutluyum bir mutluyum darısı başınıza. Bu cümlelerden sonra beni kıskanmanıza gerek yok çünkü biz %84,4 mutluyuz...İnsan bu haberi okuyunca acaba ankette mutsuzum diye bir seçenek yokmuydu diye soruyor kendine. 7546 kişiyle yapılan Türkiye İstatistik Kurumunun 2009 Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre %31,1 orta düzeyde mutlu, %46,6 mutlu, %7,7'si de çok mutlu, %11,5 mutsuz, çok mutsuz %3,1 . Cinsiyet, meslek, medeni durum ve gelir durumuna göre değerler üretilmiş. Böylece 75 milyonu 7,5 bine sormanın saçmalığını bir kez daha anlamış olduk.

Gün geçmiyor ki yurdum insanı çatlak bir uğraşta bulunmasın. Bu sefer ki 'Türk aklı' uygulaması Kahramanmaraş'ta bir keçi çiftliğinde vuku buldu. Ünlü bir dondurma firması(isim vermiyorum ki heyecan olsun) daha fazla süt elde etmek için keçilere kaval dinletisi eşliğinde jimnastik yaptırıyor(biz de mi gitsek). Keçi sütü anne sütüne en yakın sütmüş. Çiftliğin sahibi olan ünlü firmanın başkanının açıklaması ise çok anlamlı:'Ne olursa olsun bilimin nimetlerinden faydalanmak gerekiyor'. Yaşasın Bilim! Yaşasın Türk olmak!

Eğitim sisteminin en büyük kanayan yarasıdır büyük sınavlar. Bu sınavların babası da ÖSS'dir. Sürekli isim değiştirir tabi bir de işleyişi değişir dört beş yılda. Ama ÖSS'de 29 yıldır değişmeyen tek şey Adem Topçuoğlu. 48 yaşında olan, Samsun'da öğretmenlik yapan ve 3 üniversite bitiren Adem Bey, hobi olarak üniversite sınavına giriyor ve şu anda sadace 29 kez girdi. Ne diyelim Allah ömür versin, nice 29'lara inşallah...

Her yazının bir sonu vardır, hayatın sonu da ölümdür işte bu yüzden yazımı ölümle ilgili bir haberle bitirmek istiyorum. Slovenyalı araştırmacılar kalp krizi geçiren 52 hasta ile görüşmüşler ve bunlardan 11'inin ölüm eşiği deneyimini yaşadıkları saptanmış, yani ışık görme,hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi gibi deneyimler. Yaptıkları derin araştırmalar sonucu kişilerin kanındaki karbondioksit miktarının yüksek olduğu saptanmış, yani ölümün kıyısından geçerken beyaz ışık görülmesinin nedeni yükselen karbondioksitin beyindeki asit baz dengesini bozması imiş...

15 Nisan 2010 Perşembe

karma

bugün izin verdim kötülerin kazanmasına
amaçsızca dolandım gözlerinde

bütün şiirlerim yüzünü sana döndü...


can suyum,

resmine bakarak yazıyorum şimdi:


önce kelimeler geldi, sonra cümleler
bir-in yerini o-n-un doldurduğu yolculuklar yaptım
gözyaşlarım sensizliğe aktı damlalar halinde
ve ben ikisi de oldum; sevmeyip sevilen, sevip de sevilmeyen

Sen gözyaşıma havadan karışan yüz binlerce toz zerreciği iken
Mucize kelimeler bulamadım sana
Aşk gözümün önünde bir perde iken
Artık mutlu sonlar yazamıyorum kendime

sorguluyorum, ve sana bakıyorum;
bir beden ne kadar güzel olabilir?
ruha ders verebilecek kadar

her gece hayalimde gözlerin
içimde sen varken uyuyamıyorum,
tekme atan bebek gibisin,
kan pompalayan yürek gibi

bir kere ağlarken gördüm seni
o günden sonra
mühür vurdum gözlerine
artık akmasın diye

belki bir gün kavuşurum sana,
gökyüzünün ölümle buluştuğu yerden
yeryüzünün seninle buluştuğu yere
geçmek için yarıştığım zaman diliminde

bir şair şöyle haykırmış aşkı
"balkanlardan sadece soğuk gelmez
ve yalnız aşıklar bilir
kar tanelerinin değerini"

meraklı dudaklarda değersiz nefeslere karışmasın adın
artık aşkı bulduğumuz zamandır miladım,
o zamana kadar
kalbime iyi bak...

13 Nisan 2010 Salı

17. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali

10 Mayıs–10 Haziran 2010 tarihlerinde 18 farklı mekânde 90 gösteri...
Ünlü konukların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, tiyatro, dans ve performans gösterilerinin yanı sıra edebiyat/tiyatro/şiir okumaları....

İlki 1989 yılında gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, 2001 yılından itibaren etkinliklerine iki yılda bir devam etti. Festivalin hem yerli topluluklar hem de uluslararası festivallerle son yıllarda gerçekleştirdiği ortak yapımlar, deneysel çalışmaların doğmasına katkıda bulundu. Festival bir adım daha atarak, İstanbul'a davet ettiği dünyaca ünlü yönetmenler ile yerli sanatçı ve topluluklarla belli bir tema üzerine eserler üretmeye başladı. Bu birliktelik, farklı kültürler arasında daha güçlü bir bağ kurulmasını ve kültürlerarası tiyatro için yeni fırsatlar doğmasını sağlıyor.
Biletler satışa çıktı.
Festival Programı
Mekanlar
Bilet Satış

12 Nisan 2010 Pazartesi

ben ve sen

oğlunun idamını gören bir baba
sevdalısını yitirmiş bir yürek
sonu yazılmamış bir kitap
okyanusa atılmış gözyaşı
üçüncü dünya savaşı arifesi
gözün göremedikleri
aşkların en büyüğü
yolların sonsuz çizgisi
omuzlarda dünya ağırlığı
ben ve sen


mc

rol

güneş doğduğunda benim için aktörlük başlıyor,
hayatımdaki bütün insanlara karşı rol yapıyorum,
yani bu dünyada beni, gerçek beni anlayan kimse yok,
bu yüzden artık bu hayata lafım yok,
suskunum,
yorgunum,
belki de ruhu yoksul,
ruhu bedeni üzerinde tonlarca ağırlık olan
ruhsuzum


mc

cımbız

hepimiz ruhumuzu aldırdık cımbızla
birkaç kar tanesi sevgi aldık pazardan
eve gidene kadar dinsin diye acısı
erittik buz dağlarını
sular altında saklı tarihi kent
atmıyor artık bu bedende



mc

10 Nisan 2010 Cumartesi

Technical Feasibility In Software Engineering

Muhammed Cüce
Computer Engineering, Avcılar-Istanbul University

Abstract
When we look at today’s informatics world, companies are separated with deep lines from each other by sector. Because people life is full of various technologies. People are dependent on technology and technology is dependent on software. Hence, for creating new technologies or for improving existing systems, software has to be integrated into the system well. In software engineering technical feasibility analysis is the question that we can build the project or not. For a company, in technical feasiblity analysis, it is important that users’ and analysts’ familiarity with the business application area; familiarity with technology and the question it is used before; project size,it means number of people, time and features; compatibility with existing systems.
In this paper, the aim is to make detailed analysis and to present effectively basic line of technical feasibility which we meet at project management phase in software engineering. The technical feasibility, which is the first part of feasibility analysis, is essential for project initiation and with the help of this paper it is wanted to increase rate of succesful completed for projects.

Keywords:technical feasibility, software engineering, project management, feasibility analysis, project initiation


1 .Introduction

Technology improves quickly and competition increases, hence customers’ requirements change rapidly anymore and these change requirements have to be implemented quickly. [1] In beginning of the project it is impossible to determine customers’ requirements completely, so it is expected the software project we want to build must have properties that cost less and are changed less time. It is only possible with good feasibility analysis.

Especially little sources in developing countries have to be located to the projects which have good planning and control, this will be useful for countries and people in that countries. When we look at the projects which cost much than anticipated and not finish in anticipated time, it is understood that it is important to prepare the projects with scientific rules.

On the other hand, when we look at the projects which can not be finished in no way or not give desired results even if it is finished, project preparing phase’s importance can be understood. The economic, technical and financial analyses which are contained by feasibility, it is not to do in order and dependently but practical implementations show that progressive analysis provide big eases for projects. [2]

2. Feasibility Analysis

After doing necessary researches, if the project which is thought to build has worth to emphasize and to be desirable enough, project initiation phase is started. It is costly and difficult work to prepare absolute project. The feasibility is required less cost than absolute project and in the end of work it is obtained the decision to continue the project.

The feasibility works are used in all sectors which are about investment. For feasibility analysis, the purpose is to investigate the project if it is corresponded with desired purpose or to determine if the project implements or not. [4]

For the products or the projects, which pass the presection and are determined priority with regard to potential success degrees, it is necessary to make pre-feasibility working before starting the feasibility work.
1.Is it needed to make detailed feasibility work for projects or projects ideas?
2.If it is needed to make detailed feasibility work, which subjects(e.g. technology, costs etc. ) are required more detailed and careful research?
3. After determining content of feasibility work, we have to determine who and how feasibility is done and we have to determine estimated total cost. Because the feasibility work is required more researches and so it is costly to make people necessary working together. [3]
The difference between pre-feasibility working and real feasibility work is level of collected detailed datas.
It is wrong to think not to use feasibility work after project initiation. Every company must have target to develop, renew and increase. When it is time to develop, the feasibility work is needed again and with this feasibility work’s reports the companies can achieve new investment decisions.
The feasibility analyses have to bo done before absolute decision for investment and preparing implementation projects. It is not possible to succeed the project which is not based on feasibility analysis. If the feasibility analysis shows that it is not a profitable business, it is thought new business searches and this is a very normal situation. [5]

3. Technical Feasibility Analysis
Especially nowadays process and work flow are very dynamic and so work requirements in industrial IT systems change daily. The datas and functions for a project are unimportant or not enough with changing requirement. In this situation, the physical running of the company and data system with hardware and software are modified to supply new occurrences.
The purpose of technical feasibility analysis phase generally is to research project for technically. This phase also contains constant cost estimation to consider alternative technologies and chose the right one.

In general, even if this phase is weighted technical it is also very important economic dimension. Therefore technical feasibility is not only engineering work. In real feasibility work it is obliged to have engineer, but economic researches are also very important in base of technical feasibility.

Definitely if the project is not built technically the technologic resources are investigated again or quit the project. [3]
Technical feasibility is a work which is emphasized mark-free technical characteristics and it is grouped three part:

• Software Feasibility
• Hardware Feasibility
• Communication Feasibility

In Software feasibility, it is essential to emphasize software facts which are chosen to form the system and to determine technical characteristics of these software facts which are Operating System, Database Management System, Web Server and/or other server systems, Application Development Language, Application Development Platform, other additional support software tools. Mark-free alternatives of these software are also possible. It is chosen with respect to project needs. In this case it has to be defended logically why it is chosen.

Hardware feasibility has to be chosen in a way that software facts and application which is built by using software facts have to work successful and can be developed. To this end, for software tools which will be used for determining the right hardware, least system requirements (processor speed, RAM need, disc need etc.) are considered.
If the application contains communication, possible communication technologies and convenient software/tools are analyzed technically with “Communication Feasibility” by emphasizing technical characteristics. [7]

In software engineering, while technical feasibility is built for a project these four elements are very important:


3.1 Users’ and analysts’ familiarity with the business application area
The project is thought with users and employees. Harmony between this two entities and familiarity with project are very important.
Before feasibility work; discussions, conversations and works, which are done by considering abilities, interests, educations and work experiences, capital capacities of users, determine the which work we will build. This is a pre-decision for project.
Technical feasibility is performed between customers and supplier with collaboration. Sometimes needs of organization make technical difficulties. To prevent these, we have to pay attention following criterias:
• Low benefit from expected
• Invalid for top management
• Unreal project finish time
• Doubt in corresponding customers needs with product
• Need to work with other products
• Lack of ability of users
• Size of numbers and qualities of documents
• Legal delimitation
• Cost increase because of late or wrong products. [8]

3.2 Familiarity with technology: Have we used it before? How new is it?
Using new technologies is a step which companies have to do. Employees are also want this change. It is a good investment which can be useful in the future for work. But it has following risks:

• Being new product technology for company
• Needs of new algorithms and input/output technologies
• Using unpracticed hardware and interface
• Using new analysis, design, test methods
• Using different technics like maths methods or artificial intelligence
• Forces of extreme performans
Another important point is development platforms risks:

• Lack of software project management tool
• Lack of software process modelling tool
• Lack of analysis and design tools
• Lack of convenient project outputs for these tools
• Lack of necessary compilers
• Lack of software configuration management tools
• Lack of tools integrated
• Lack of education for tools
• Lack of local service to satisfy problems
• Lack of eases for on line help and documentation. [8]


3.3 Project size: Number of people, time, and features
Project size subject is one of most important point of technical feasibility for projects. Factors which affect project size are:
Employee Risks:
• Lack of skilled employees
• Lack of gathering necessary abilities
• Lack of enough numbers of employees
• Bad employee appointment along project
• Having part-time employees
• Wrong expectations about project
• Lack of necessary education

Risks for product size:

• Unreal size estimation
• Estimation size of numbers of programs, files and queries
• High estimation from average products
• Size of used database
• Redundancy of reused softwares
• Extreme user size
• Redundancy in changes of requirement. [8]


3.4 Compatibility with existing systems
Chose of technology is sophisticated because there can be a lot of problems like technologies which are implemented limited capacities, importance of raw and helpful metarial quailities with regard to technology, lack of employees who can use advanced technology.[4]

If the project builds with existing resources and tools the project will build speedy. Also previous projects experiences make current project quality and this depends on project size.

4. Conclusion

Preparing and implementing project phase is most effective part of product planning process; because a strategic error which will be done in this phase does not recover in longly project process. [9]

Feasibility is prepared by professionals but it is not true for analyst to escape from feasibility work. Analysts have to be center of feasibility work and in every step analysts have to control the feasibility work.
Importance of feasibility appears clearly when uncompleted projects are examined. Important point is to estimate this with scientific studies before possible losses.

5. Future Work
Nowadays when we look at economic conditions, it is clear to research investment subject detailed and to go into action after necessary researches. These detailed researches start project initiation phase and finish after investor examined used technics and results in a detailed way with regard to himself. The project is evaluated with technic and economic criterias and it is brought to economy. If this basic approach is omitted and scientific rules are not carried out enough, projects which are thought to invest will be always encounters with hard difficulties.

The investment project must be researched very well and detailed in the beginning. According to results of estimation, investment idea has to be examined detailed direction of profits of company and country.


References

1. Agile Approach in Software Engineering Projects, Turgay Karlıdere; Deniz Harp Okulu, 34942, Tuzla, İstanbul,
tkarlidere@dho.edu.tr , Oya Kalıpsız; Yıldız Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, 34349, Yıldız, İstanbul, kalipsiz@yildiz.edu.tr

2. Preparation and Evaluation of the Investment Projects, Tarık GEDİK, Kadri Cemil AKYÜZ, İlker AKYÜZ, KTÜ Orman Fakültesi – 61080 TRABZON

3. Pre-feasibility and Feasibility Etude, http://www.yenifrm.com/on-fizibilite-ve-fizibilite-etudu-t122339.html

4. Economic Feasibility Study, Y. Doç. Dr. Elçin TAŞ , 06-04-2009

5. What is the feasibility study? http://www.koniks.com/topic.asp?TOPIC_ID=10325

6. System Analysis In Industrial IT Systems, Derman Aydoğan, http://www.danismend.com/konular/projeyon/PRJ-ENDUSTRIYEL%20IT%20SISTEMLERI.HTM

7. Feasibility, A. Tevfik İNAN

8. Software Engineering and Tools (CASE), İrfan MACİT

9. Project Concept, PYLESSON1, http://www.baskent.edu.tr/~alguner/PYDERS1.doc

9 Nisan 2010 Cuma

döngü

önce yaşamış:
kısa bir hayat varmış
sensizlik gelmiş sonra
kararmış aniden dünya
meğerse atmamış yürek
anlamamış
soramamış
kaybetmiş gözlüğü
görememiş
meğerse gelememiş dünyaya

sonra sormuş:
ne yapmalı
ne düşünmeli
ne yazmalı
ne söylemeli
yoksun
sadece iki boyutlu hayaller var
hayat senin mi benim mi
hayat "sen"li mi sensiz mi
soğuk taşlar üzerindeki ruhta soluk var mı yok mu

sonra yine sormuş:
yine sordum kendime
sensiz olur mu diye
olmuyor işte
olmuyor

birden yok etmiş:
bugün yeniden doğdum
kendimi tekrar öldürerek
içimdeki seni öldürerek
bir bebek ağlıyor şimdi
geleceğe çığlık atıyor
tekrar doğuyorum
senden kurtuluyorum

birden yok olmuş:
ölmek lazım bazen
duyuramadığında sesini
dinlemek lazım bazen
ölmesin diye insanlar

nihayet anlamış:
sana şiir yazamam ki
seni yaşamadım
dokunamadım koklayamadım saçlarını
adın geçmez şiirlerde
gitmez hayalin gözlerimden
yüreğimden silinmez ayak izlerin


mc

8 Nisan 2010 Perşembe

sayı doğrusu

yıllardır hayatın satır aralarında fark ettiğim en önemli analizlerden biridir sayı doğrusu.
matematik dersinde hayatıma zorla sokulmuş olsa da tez zamanda kabul görmüş ve sevilmişti tarafımdan.

ama hayatımı onun üzerine kuracağımı daha bilmiyordum,hele yıllar sonra onun için bir yazı yazacağım söylense heralde bir saniye bile düşünmez gülüp geçerdim.

ne zaman fark ettiğim önemli değil ve zaten hatırlamıyorum tarihi. hayatı sayı doğrusuna benzetince her şey "cuk" diye oturmuştu. ben de ağzı açık yıllardır var olan alıklığımı sergiliyordum. ve haklı bir gurur duyuyordum çünkü kafamdaki bazı soru işaretleri gitmişti:mesela yıllardır sorduğumuz "bu dersler ne işe yarayacak gerçek hayatta" kalıbını cevaplamış hatta yerle bir etmiştim, öyle ki tüm dünya sessizliğe gömülmüştü birden(tabii ki burada dünya ile kastedilen şu anda umarsızca bu satırları yazan bendenizin bedeni,ruhu, hayali arkadaşları ve henüz farketmedikleri kast edilmiştir)

ikinci olarak bu keşfi yapmam bazı soruları cevapladığı gibi bazı soruları da getirdi:örneğin "dünyanın önemli sayı uzmanları bunu farketmiş miydi?".bu çok önemli bir soru onları anlamak açısından. demek istediğim onlar sayıları(ya da matematiği) hayatın içinde mi aradılar yoksa sayı doğrusu onlara hükmetti ve bilinçsizce mi buldular gerçekleri?
bu sorunun cevabı beni ilgilendirmediği için umursamıyorum ve geçiyorum...

bu kadar boşa konuşmadan sonra sayı doğrusunu nasıl eğip büküp hayata benzettiğimi anlatmam lazım. aslında o kadar kısa ve kolay ki bu yüzden bir sürü gereksiz şey yazdım yukarıda:)

şimdi bunu bir oyuna da benzetebiliriz aslında. sayı doğrusunu sadece bir eksen olarak alacağız. ben örneğin x eksenini alacağım ama bir itirazım var,buna neden x ekseni denir bilmem ve yıllarca ona bu şekilde seslenmekten bıktığımdan dolayı ben ona hayat ekseni diyeceğim. hayat ekseni üç ana bölümden oluşur: sol tarafta negatifler(kötüler ya da eksiler de diyebiliriz), ortada sıfır ve sağ tarafta pozitifler(iyiler ya da artılar). içinizdeki zeki arkadaşlar hemen durumu kavramış olabilir, sizden ricam bir süre anlamamış numarası yapmanız. sayı doğrusunu yani hayatımızı ayırdıktan sonra ilk kısmı başarıyla bitirmiş oluyoruz.
gelelim en önemli ve birazcık zor olan kısma.şimdi hayatımızı gözden geçiriyoruz ve hayatımızdaki kötü diye tabir edebileceğimiz insanları(canlı ve cansız varlıkları ama eminim çoğunluk insan olacaktır) hayat eksenimizin sol tarafına iteliyoruz. hayatımızı gözden geçirmeye devam edip bizde iyi yer edinmiş güzel ve önemli şahsiyetleri(burada genel bir çoğunluktan bahsetmek zor ama mutlaka bir hayvan ve de cansız varlık gireceği kesin) hayat eksenimizin sağ tarafına dikkatlice , özenle ve incitmeden yerleştiriyoruz. son olarak bizim için birşey ifade etmeyen,"yoldan geçen adam" sıfatını taşıyan,hayatımızda yer etmemiş milyarlarca insan ve trilyonlarca canlı ve cansız varlıkların da sıfır bölümünde yer etmesine karışmıyor ve sessizce onlardan uzaklaşıyoruz,zaman gelecek onlarda sağcı ya da solcu olacaklardır.

evet böylece hayatı sayı doğrusu içine gömdük. bir yandan da sayı doğrusunun tek kanadını kırıp onu güçsüz düşürdük.çünkü biz insanız ve yaratığız ve yaratırız.

inanıp inanmamak size kalmış,ben yıllardır başarıyla bu şablonu kullanıyorum ve mutluymuş numarasını iyi bir şekilde yapmayı bu hayat eksenine borçluyum....


mc

7 Nisan 2010 Çarşamba

Sünniler, ABD ve Türkiye kazandı

NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu Irak'taki parlamento seçimlerinin sonucunu yorumladı.

Irak'ta seçim sonuçları yarı sürpriz yarı beklenen şekilde sonuçlandı. Eski Başbakan İyad Allavi'nin laik listesi El Irakiye'nin çok az farkla da olsa ilk sırada çıkması seçimin minik sürprizi sayılabilir.

Başbakan Nuri el Maliki'yi iki sandalye farkla geçen Allavi listesi, Irak'ın geleceği açısından önemli. Çünkü Allavi'nin tüm grupları içinde barındıran listesi tek bir mezhebe ve etnik gruba dayanmıyor, mezhep temelli politika yapmıyor. Şiiler, Sünniler ve Türkmenlerin bir kısmı da bu listeden seçimlere girdi. ABD ve açıktan olmasa da Türkiye tarafından da desteklenen Allavi, 91 sandalye ile tek başına hükümeti kuramıyor ama başbakanlığı garantilemiş durumda.

Sürpriz olmayan durum ise kimsenin hükümeti tek başına kuramayacak olması. İkili ya da üçlü koalisyon ihtimali yüksek. Bu yüzden Irak'taki siyasi denklem yine ince hesaplar üzerine kurulacak.

KÜRTLER BİRLİK OLABİLİR
Başbakan Maliki'nin Kanun Düzeni listesi, her türlü devlet olanağının kullanılmasına rağmen birinci sırada çıkamadı. Maliki'nin Sünnileri engelleme girişimi de ABD'ye takıldı.

Üçüncü sırada yer alan Irak Ulusal İttifakı adlı ve tamamen mezhep temeline dayanan büyük Şii blokunu ise Mukteda Es Sadr sürükledi. El Hekim grubu bu ittifak içinde pek varlık gösteremedi.

Kürtler ise toplam olarak sandalye sayılarını korusa da Barzani ve Talabani'nin oluşturduğu Kürdistan listesi dışında seçime giren Kürt gruplar kan kaybetti. Kürtler toplamda 56 sandalye sahibi, ancak aslan payı yani 42 sandalye Kürdistan listesine ait. Ama Kürtlerin son kertede Bağdat'ta birlikte hareket etmeleri ihtimali yüksek.

KOALİSYON DENKLEMLERİ
Allavi ile Maliki'nin sandalye sayısı ikili koalisyon için yetiyor. Ama bu ihtimal zayıf. Allavi bu yüzden Şii bloku ve Kürtlerle işbirliğine gidebilir ama bu konu için net bir kanaatte bulunmak zor.

KÜRTLER 'KENDİ YOLUMUZA GİDERİZ' KARTINI KULLANABİLİR
Hükümet kurma çalışmaları geçen dönem olduğu gibi aylar sürebilir. Tabii bu pazarlıkta Cumhurbaşkanlığı makamı da önem kazanıyor. Cumhurbaşkanlığı için Sünnilerin talebi olduğu biliniyor, Kürtler de Talabani ismi için bastırıyor. Aksi halde zaten otonom bir yönetime sahip olan Kürtler "istenmedikleri" gerekçesiyle "kendi yolumuza gideriz" kartını kullanabilirler. Irak'taki dengelerde ana belirleyici olan ABD'nin ise buna göz yumması pek mümkün değil.

SONUÇLAR NEYİ GÖSTERİYOR?
* Irak nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Şiiler beklenen oyu aldı. Ancak, farklı gruplara bölündükleri için Irak'ı yekpare bir Şii blokun yönetmesi söz konusu değil.

* 2005 seçimlerini boykot eden Sünniler, Maliki'nin her türlü engeline rağmen bu kez denklemde yer almak için Allavi'nin listesi ile yeniden Irak sahnesine döndü.

* Kürtler bölünse de anahtar konumdaki yerini korudu. Ortak çıkarları söz konusu olunca içlerindeki muhalefete (Goran Grubu) pek fazla prim vermeyeceklerini gösterdiler.

*Kerkük’te Kürtler bekledikleri oyu alamadılar, Araplar ve Türkmenlerin Allavi listesinde birleşmeleri ve Goran grubunun Kürtlerin oylarını bölmesi bu sonuçta etkili oldu. Oylar yarı yarıya bölüşüldü. Bu durum kenti tek bir grubun yönetemeyeceği açısından önemli mesaj sayılabilir.

HERKES KENDİ MAHALLESİNE OY VERDİ
* Ülkedeki mezhepler yerleşik oldukları coğrafyalarda yine kendi gruplarına oy verdiler. Orta bölgede Sünniler, güneyde Şiiler, kuzeyde ise Kürtler yekpare davrandı. Bu durum ülkede herkesin kendi mahallesine oy verdiğini gösterdi.

* Bu resim içinde Allavi grubu karışık yapısı nedeniyle en azından ortak çıkarlar çerçevesinde bir "mantık" birlikteliği ile bir araya gelinebileceğini gösterdi. Bunun bir "gönül birliği" değil, belli çıkarlar çerçevesinde olduğu unutulmamalı. Bu, Irak'ta durumun hâlâ nazik olduğunu ortaya koyuyor.

* Ülkedeki tüm grupların nasıl davranacağı, çıkar birlikteliğinin devam edip etmeyeceği 2011 sonunda ABD askerlerinin çekilmesinden sonra netleşecek.

TÜRKİYE AÇISINDAN OLABİLECEK EN İYİ SONUÇ
* Türkiye açısından olabilecek en iyi sonuç çıktı. Türkiye her gruba eşit mesafede olduğunu söylese bile seçimlerde Allavi grubunu destekledi.

* Türkmenler Türkiye'nin yönlendirmesiyle genelde Allavi grubunu tercih etti. Irak Türkmen Cephesi adayları bu gruptan katıldı. Bu durum Türkmenler için avantaj sağladı ve birden fazla sandalye kazandılar. Irak Türkmen Cephesi, seçime tek başına girmesi halinde 1 sandalye çıkarabilecekken, El Irakiye Listesi ile girince 5 milletvekili çıkardı. Şii listelerinden seçime giren Türkmenler de var. Böylece Irak meclisindeki Türkmen sayısı bir hayli arttı. Ama birlikte davranıp davranmayacaklarını zaman gösterecek. Bu durum, Türkmenlerin diğer gruplara itttifaka zorunlu olduğunu ortaya koyarken, Türkmenlerin sayısı ve gücü konusundaki efsaneleri ve “yanlış” rakamları bir kez daha teyit etti.

İRAN SEÇİMİ KAYBETTİ
* Irak’ta hala bir vekalet savaşı yürütüldüğünü düşünürsek İran, ABD Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün gibi ülkeler karşısında az farkla da olsa seçimi kaybetti. Ancak, İran’ın her zaman Irak içinde çok etkili olduğunu unutmamak gerekiyor.

* Türkiye tüm gruplara eşit mesafede dursa da bu seçimden tüm grupları kuçaklayan Allavi grubunu destek verdi. Doğru bir politika izleyerek kazandı denilebilir.

IRAK’IN KADERİ
Sonuç olarak Irak seçimleri olumlu geçti. Irak halkı birlikte yaşamak istediği mesajını verdi. 2011’de ABD’nin çekilmesinin ardından durum daha da netleşecek.

Ancak, topyekün bir istikrar için daha uzun zamana ihtiyaç var gibi görünüyor. Özellikle ülke içinde karmaşık etnik mezhep yapısının yol açtığı tarihi hesaplaşmalar, çıkar dengeleri göz önüne alınırsa, çevre ülkelerin ve ABD’nin de Irak’ı çok rahat bırakmayacağı söylenebilir. Yani bundan böyle, Irak’ın kaderi içeriden olduğu kadar dışarıdan da belirlenecektir.

6 Nisan 2010 Salı

hediye...

doğum günümde bir haber aldım
karalar bağladım
'yaş'ımı akıttım
hayattaki küçük şeylere takıldım
ve başladım yazmaya:

düşünüyorum
kendimi karşında nasıl tutacağımı
göz yaşlarımı nasıl durduracağımı
göz yaşlarını nasıl durduracağımı

sarılsam geçer mi bana bütün acısı?
böyle uzakken o kadar zor ki
o kadar ulaşılmaz ki
hücrelerim ağlıyor, yüreğim darlanıyor

kendini toparlama sakın
geçerli bir neden varken ortada
ikimiz sarılıp
saatlerce ağlayalım

sen gidene,ben kalana...
sen kendine, ben kendime...
sen kırılan tırnağına,ben zayıf kollarıma...

bu güne kadar neye üzüldüysek
hemen şimdi onlar için ağlayalım

ağlayalım ki
tutabileyim göz yaşlarımı seni görünce
ağlayalım ki kuraklık gelsin iç ülkemize

ruhun doğacak, söz veriyorum!

Miyase'nin Kuzuları

Üstün Dökmen
Miyase'nin Kuzuları
Remzi Kitabevi
223 Sayfa
Puan:9.5
Ekim 2009

Hayvanlar dünyasından, insanlar dünyasına bir roman.

Dünyada yalnız yaşamadığımızı, bizden başka değer verilmesi gereken canlı türleri olduğunu aslında anlamasak da onların da kendilerine ait ve saygı duyulması gereken bir yaşamı hakettikleri gerçeğini yüzümüze vuran hem eğlendiren,hem bilgilendiren ama en çok düşündüren bir roman. Komik, dürüst, saf ve trajik...



Kitaptan Bölümler:

Kızılderililer 'Mitaki Oyasin' gibi birşey derlermiş;"Bitkiler, hayvanlar, insanlar kardeşiz" demekmiş. İnsanlar hayvanlara eşit, belki de asıl onurlarımız eşit. Çocuk ile anne baba tam eşit değil,onurları eşit. Bugüne kadar 'hayvanlar insanlar içindir'e inandık, onları mülkümüz saydık. Oysa onlardan daha güçlüyüz diye, çocuklar ve hayvanlar mülkümüz değildir. Onlara, kendi çıkarlarımız için değil, bizi doyuruyorlar diye, yaşlılığımızda bize bakacaklar diye değil, onların iyiliği için, onlar o oldukları, varlıklarıyla bunu hakettikleri için ahlaklı davranmalıyız.

Bir insanın, ailesinin, ülkesinin topraklarını satarak beslenmesi, kendi vücudunun etiyle beslenmesi gibi bir şey, böbreğini satmak gibi bir şey; biraz uzatır ömrünü belki ama sonuçta tüketir kendini.

Güneş bile yaksa, yüzünüzdeki acıyı uygun bir dille yansıtın dışarıya; yansıtılmayan acı, önce ukde, sonra ur olur içinizde. Siz sıkıntılarınızı ciddiye alıp tepki göstermezseniz, cildiniz tepki gösterir sessizce.
PSİKOLOG KEDİ RAHATCAN

Yalan, inşa edilebilir bir şeydir; gerçek ise zaten kendini inşa etmiştir.Galiba bu yüzden, doğruyu söylediğiniz zaman, inşa edilmiş bir gerçeğe tutunursunuz; yalan söylediğiniz de ise yalanlarınız size tutunur.

Hayaller gerçekleşsin diye değildir, bir hayal gerçekleşmese de kendi ayakları üzerinde yaşayabilir. Bir şey, ille de ileri de işe yarasın diye değil, o an işe yaradığı için hayal edilir.

Koyunlar, dünyadaki bütün mazlum devletler adına meler.
BİLGE BAYKUŞ HUHUCAN

En şişman vardır, en uzun vardır; ama hiç kimse en akıllı değildir.
BİLGE BAYKUŞ HUHUCAN

5 Nisan 2010 Pazartesi

350.org - Resimler - Sunum

Biz dünyanın dört bir yanından bir grup insanız, yaşlı ve genç, bilim insanları, yazarlar ve aktivistler olarak ortak bir amaç için buluştuk. Dünyadaki en önemli sayının ne olduğunu biliyoruz: 350. Bu sayıyı dünyanın bugüne kadar karşılaştığı en tehlikeli krizi çözmek için nasıl kullanmamız gerektiğini de biliyoruz. Ancak bunu sadece sizin yardımınızla başarabiliriz.

Böyle sesleniyorlar bizlere. Hepimizden farkları düzenini değiştirdiğimiz dünya için birşey yapmak istemeleri.Benim de tek yapabildiğim onların yaptıklarını,yazdıklarını takip etmek.Amaçları dünyanın yaşanılası bir yer olmaktan çıkmasını engellemek. Çünkü yapılan araştırmada dünyanın karbondioksiti yüksek(389) ve yaşamak için bu değer 350 olmalı.

Onlar için büyük gün 24 Ekim. Bütün insanları ve organizasyonları bu günde doğa için bir etkinlik yapmaya çağırıyorlar.

350.org 'un birbirinden güzel fotoğraflarını izlemenizi tavsiye ederim: Fotoğraflar



Bill Mckibben Türkiye söyleşisi
350.org Türkiye'de
Katılmak için: action.350.org

3 Nisan 2010 Cumartesi

Güncel Haberler Mart 2010

"Tıp çok gelişti" der herkes.Bu haberi okuyunca buna katılmamak elde değil. Söz konusu gelişme, insanın kopan organlarının kendisini yenileyebilmesi...
14 yıl önce bir deneyde tesadüfen gözlenen bir olgu, p21 adlı bir genin baskılanmasıyla memelilerin de kayıp dokularını yenileyebilme becerisine kavuşturulabileceğini gösterdi. 1996 yılında MRL fareleri denen bir türle deney yürütülürken fareleri tanımak için kulaklarında işaret delikleri açmışlar. Ama birkaç hafta sonra bu deliklerin hiçbir iz bırakmadan kapandığı görülmüş. Araştırmalar, bir hücre döngü düzenleyicisi olan p21 geninin MRL farelerinin kulaklarında sürekli olarak pasif durumda kaldığı belirlenmiş. Bunun üzerine p21 geni baskılanmış başka farelerin de MRL türü gibi yeniden doku üretebilme becerisi olup olmadığını saptamak için yapılan deney olumlu sonuç vermiş.
Yani, P21 adlı gen baskılanırsa kopan organlar kendisini yenileyebilir.


Bu haber göremeyenlerle ilgili ve alan yine tıp...
ABD'de geliştirilen ''Brainport'' adlı cihaz sayesinde körler, dillerine yerleştirdikleri bir cihaz yardımıyla kelimeleri okuyabilecek, şekilleri tanıyabilecek ve kimsenin yardımı olmadan tek başına yürüyebilecek.
Kullanıcının ağzına yerleştirilecek lolipop benzeri plastik bir yüzeyle buna bağlı güneş gözlüğü içine yerleştirilmiş video kameradan oluşan cihaz, kameranın tespit ettiği görüntüleri kullanıcının diliyle hissedebileceği ve ne anlama geldiğini anlayarak beyninde şekillendirebileceği, değişik şiddetteki birçok elektriksel titreşime çeviriyor.
Kullanıcıların cihazı kullanırken konuşamadıklarına ve yemek yiyemediklerine dikkati çeken tasarımcılar, dişlerin arkasına veya damağa sürekli olarak yerleştirilebilecek daha küçük bir cihaz geliştirmeyi ümit ettiklerini sözlerine ekledi.


Ne kadar tv izleniyor dünyada?2004'ten bu yana artış halinde olan ve bu tarihten beri 9 dakika artan ortalama televizyon izleme süresini ölçmek için, aralarında Hindistan, Irak ve Vietnam gibi ilk kez dahil edilen ülkelerin de bulunduğu 89 ülkede potansiyel 3 milyar izleyicisi olan 2 bin kanalla ilgili veriler derlendi.Kuzey Amerika günde 4 saat 40 dakika ile televizyon izleme rekorunu elinde tutuyor, bunu 4 saat 34 dakika ile Ortadoğu izliyor. Avrupa'da 3 saat 32 dakika ile Almanya başta gelirken 30'dan fazla ücretsiz kanalla en büyük pazarın temsilciliğini yapıyor.Çin, 2008'e göre 5 dakika daha ekleyerek günde 2 saat 38 dakika izleme oranı yakaladı.
Spor alanının 2009'un en çok izleyici çeken sektör olduğu görüldü. Türkiye'de de en çok izleyiciyi spor programlarının çektiği tespit edildi.


Bu da oldu!Asosyallikte son nokta...Çin'de bir üniversitede "gönül çelme" dersleri başlatıldı.
Ülkenin güneyindeki Guangzhou Üniversitesinden bazı öğretim üyeleri, ikili ilişkilerde başarısız olduklarını gözlemledikleri öğrencileri için kollarını sıvadı.Bu öğrencilerin başarılı birer "gönül çelen" olabilmeleri için bir "master programı" hazırlayan öğretim üyeleri, derslere katılımın oldukça fazla olduğunu belirtti.İki hafta boyunca günde üç saat ders gören öğrencilere nasıl sohbete gireceklerinden randevu kopartma metotlarına kadar birçok konuda bilgi verilirken, öğrenciler gardıroplarının yenilenmesi için alışverişe de götürülüyor. Öğrencilerinin yaşlarının 20 ile 35 arasında değiştiğini belirten öğretim üyeleri, derslerin herkese açık olduğunu bildirdi.


Mahvettiğimiz dünyaya isim arıyoruz artık...Dört bilimci, Dünyamızın yeni bir jeolojik döneme girdiğini savunarak bu çağa Anthropecene (Antroposen – Yeni İnsan) adının verilmesini önerdi.İlk kez geçtiğimiz yüzyılın sonlarında önerilen Antroposen adı, başlangıçta yerbilim camiasında tartışmalara yol açmıştı. Ancak, küresel iklim değişimi ve bitki ve hayvan türlerinde kitlesel yokoluşlar gibi insan kaynaklı potansiyel değişimlerin işaretlerinin çoğalması, bu fikre olan desteği güçlendirmiş bulunuyor.
Bu yeni dönemin başlangıcının dünyadaki en büyük altıncı kitlesel yokoluşa da tanıklık edeceği vurgulandı. Araştırmacılara göre yalnızca iki yüzyıl içinde insanlar Dünyamızı öylesine geniş ve misli görülmemiş değişimlere uğratmış bulunuyorlar ki, milyonlarca yıl süreyle gezegenimizin çehresini değiştirecek yeni bir jeolojik dönemin başlangıcını yaşıyor olabiliriz.
Dört bilimci, son dönemlerde muazzam nüfus artışı, megakentlerin mantar gibi çoğalması, fosil yakıt kullanımındaki olağanüstü artış gibi insan kaynaklı değişimler nedeniyle önerdikleri yeni jeolojik döneme Yeni İnsan dönemi adını uygun görüyorlar.


Tam Dumansız İstanbul: 19 Temmuz 2009'da tütün ve tütün mamullerinin kapalı alanlarda yasaklanmasının ardından, 52488 iş yerinin denetlendiği ve 1780 iş yerinde usulsüzlük tespit edildiği bildirildi.19 Temmuz'dan sonra ilk üç ayda tütün ürünlerinde yüzde 15 tüketim azalması olduğu, dünyadaki ülkelerde benzer yasanın çıkmasının ardından yüzde 25-30 tüketim azalması görüldüğü, Türkiye'de de bu sonuca ulaşılacağının beklendiği bildirildi.
Yapılan bir çalışmaya göre, 2030 yılında dünyada sekiz milyon kişinin sigaradan öleceğinin ve bunların yüzde 80'inin de gelişmekte olan ülkelerde olacağının tahmin edildiği, Türkiye'de de her yıl 100 bin kişinin sigara nedeniyle öldüğü, 2050 yılına kadar hiçbir şey yapılmazsa ve sigara endüstrisi başarılı olursa 160 bin, kanun çok iyi uygulanırsa da 80 bin kişinin bu nedenle öleceğinin öngörüldüğü dile getirildi. Yapılan tespitlere göre, kanuna en iyi uyan ilçelerin Sancaktepe, Beykoz ve Avcılar, şikayetin en çok olduğu ilçelerin de Beşiktaş, Şişli, Kadıköy ve Beyoğlu olduğu söylendi.


ABD'nin Florida eyaletinde ''Harry Potter'' eğlence parkının, Haziran ayında açılacağı bildirildi.''Harry Potter'ın Büyülü Dünyası'' adlı 8 hektarlık parkın oluşturulmasında, Rowling'in danışmanlık yaptığı bildirildi.Parkın tatil paketlerinin satışa sunulduğu belirtildi. Parkta dört gecelik tatilin, dört kişilik bir aileye 1548 dolara mal olacağı kaydedildi.


Yurdum insanı...Türkiye’de son 20 gün içinde 4 ayrı ilde, ‘Çocuğum hasta ilaç parası lazım, kira borcumu ödeyemedim’ diyerek, bina çatılarına çıkıp intihar edeceğini söyleyen ve toplanan paraların kendisine verilmesinden sonra çatılardan inen Ersin Türe’nin, bu durumu kendisine meslek haline getirdiği ortaya çıktı. Polis, Türe’nin bu yolla 20 günde 3 bin TL topladığını belirledi. Adamın icraatları:
*İstanbul Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, istediği 850 TL para ile kendisine iş sözü vererek ikna etti.
*Osmaniye'de emniyet müdürü ikna etti.
*Diyardakır'da polis para topladı.
*Ankara'da 1750 TL'ye ikna oldu.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, çıktığı çatılarda can pazarlığı yaparak para toplayan Ersin Türe hakkında ‘kamu görevlileri ve araçlarını meşgul etmek’ ve ‘yalan beyanda bulunarak para toplamak’ suçundan soruşturma açmaya hazırlanıyor.

kaynak:ntv