İstanbul...
Osmanlı’nın büyük cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın ve büyük aşk’ı Hürrem Sultan’ın bir kız çocuğu gelir dünyaya.
'Efsane bir aşk'ın meyvesidir bu çocuk ve bu yüzden belki efsane aşkların en temeline en masalsı olanına ithafen ismi Mihrimah konulur: Mihr-ü Mah Farsça da Güneş ve Ay demektir.
Zaman hızla geçmiş Mihrimah Sultan büyümüş 17 yaşına gelmiştir ki o zamanlar için evlendirilmesi uygun olan bir yaştadır. İki talibi olur, biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa dır,diğeri ise saray’ın baş mimarı Mimar Sinan…
Padişah biricik kızını Rüstem paşa ile evlendirir. Sinan evlidir ve 50 yaşındadır ama bilinen odur ki Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır.....
Mimar Sinan o derece derin bir tutku ile aşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır fakat o’na olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

Bahsi geçen bu cami 2 Minareli olup padişah fermanı ile yaptırılan bir eserdir ama Sinan’ın söyleyecekleri bununla bitmemiş olacak ki bu eserden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın Edirnekapı da surların yakınına pek kimsenin ilgilenmediği ıssız yalnız ama İstanbul’ un en yüksek tepesi olan bir yere sanki aşkının gizli ıssız ve yalnızlığını ama bir o kadar büyüklüğünü haykırmak istermişcesine ikinci bir eser yapmaya koyulur....
Mihrimah Sultan’a ithafen.......
Derler ki; cami Mihrimah sultanın o duru, gösterişsiz ve bir o kadar asil güzelliğine istinaden küçücüktür ve sadece 38 mt bir minareye sahiptir. Bir adet incecik kubbesinin üzerindeki 161 pencere ise iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve berrak olduğunu temsil eder bu sayede gün ışığının her köşede adeta dans ettiği kadınsı edalı( o tarihte bu açıklıktaki ve bu kalınlıktaki bir kubbeye o kadar pencere dünya üzerinde sadece Mimar Sinan tarafından yapılabilirdi) cami içindeki pandatiflerde ve minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde de Mihrimah Sultan'ın o çok güzel ayak topuklarını döven upuzun saçları tasvir edilmiştir.
Ve yine denir ki Mihrimah Sultan’ın statüsü iki minareli cami yaptırmaya yetmesine rağmen yalnızlığını simgelemesi anlamında tek minareli yapılmıştır bu cami.
Edirnekapı Camii’nin tek minaresinin arkasından güneş batarken Üsküdar’daki caminin minareleri arasından ay doğmaktadır!
Başka bir hikayesi daha var caminin..
Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı bu camiyi yaptırmadan önce, caminin yerinde Aya Yorgi kilisesi mevcutmuş.Cami yapılırken bu kilise yıktırılmış.Sonra da cami inşaa edilmiş. Hikaye bu ya bir gün Mihrimah Sultan'ın rüyasına Aya Yorgi(Aziz Yorgi-Agios Georgios) girmiş. Ve Mihrimah Sultan parasını devlet hazinesinden ödeyerek tam karşısına Aya Yorgi kilisesini yeniden inşaa ettirmiş. Bugün hala ayakta olan ve çanı 2 sene evveline kadar çalan Aya Yorgi kilisesi de görülmeye değer bir yer.
kaynak: 1 , 2
bir aşk mimar sinan gerektirir,yoksa boşver gitsn!
YanıtlaSil