hiç sevmediğimiz halde yapmak zorunda bırakıldıklarımız...nedense aklıma ilk öss geldi böyle diyince. hangimiz seçim hakkı olsaydı bu sınava kısa ömrün bir yılını feda etmeyi seçerdi ki...
ama sorun bundan daha öte de bir yerlerde saklanıyor. geçenlerde bana göründü ve kayboldu.
hafta sonu küçük bir yolculuk sırasında. binmeyi hiç istemediğim o tramvaydan baktım dünyaya daha doğrusu tramvaydaki mahluklardan kaçmak için ruhumu dışarı attım.
işte tam bu anda dışarı fırlayan ruhum ona çarptı.defalarca geçtiğim halde görememişim köprünün sakladığı adamı.saklambaç oynamayı unutmuşum,ondan olsa gerek körlüğüm...
bakanların göremediği adam birşeyler mırıldanıyor. aynı benim gibi.ben kalabalığı oluşturan insanlara küfrediyorum.o ise iki gün önce yemek artıklarını aldığı lokantanın sahibine,yüzündeki renk değişiminin nedeni de o adam olmalı.
sonra düşünüyorum,evet, evet doğru gördüm.köprü altındaki adam kitap okuyor,mırıldanmaların nedeni bu olmalı.acaba ne olaki?nereden bulmuş o kitabı?
işte tam bunları düşünürken ruhumu özleyen bedenim de kendini dışarı atıyor.soğuk bir rüzgar yüzünden bedenim tereddütte kaldı ama yine de memnun çünkü yalnız.kalabalık gitti.
şimdi dünyam karşıdaki adama kaldı.gidip konuşsam? evet yapacağım.
bir baktım ki yanındayım.meğer köprü ne kadar sıcak tutarmış insanı.elindeki kitabın ismine gözlerim kayıyor ilk olarak.kitabın kapağı yok.bu bana belki de kitabın isminin önemli olmadığını söylüyor.
adamı dikkatle inceliyorum ama onun buna itirazı yok.hiçbir harekette bulunmuyor ve ben de kendime sinir oluyorum tramvaydan indiğim için.ama vazgeçmek yok,konuşuyorum onunla ama cevap yok.
sonra, sonra birşey dikkatimi çekiyor adam mırıldanmıyor.bu soğuk havada ağzından buhar çıkmıyor,bunun tek bi nedeni olabilir ama buna inanacak kadar cesaretli değilim.
bırakıp gitmek istiyorum,uyuduğunu farzedip çekip gitmek,ama sanki onun tek yakını, sahibi benmişim gibi hissediyorum,gerçeklerden kaçamayacağımı biliyorum ve ona dokunuyorum ve o düşüyor ve ben damlıyorum toprağa gözyaşlarıyla.onun burnu toprağı kokluyor ve ben donuyorum bi anda.
tam o sırada meraklı biri arkamdan bağırıyor."yaklaşma ona, bit kaparsın"
keşke,keşke binmeseydim tramvaya.evet bütün suç tramvayın...
o gün, bir hastahanede bitiyor benim için.adam soğuktan ölmemiş ama öleli iki gün olmuş.mırıldanan kimdi o zaman?
eşyalarını bana veriyorlar.
kapağı olmayan kitabı da tabi.
ön yazı bana tanıdık geliyor.
ve anlıyorum.
köprü altındaki adam kitap okuyor.
köprü altında yaşayan adam, benim kitabımı okuyor...