12 Şubat 2010 Cuma

mahallenin kedileri uzun hava çekiyor

uzun zamandır sabah kalktığımda hava daha bir aydınlık.bunun nedeni de kar...

belki de son kez sahip olacağım en uzun tatillerden birinde beni arkadaşlarımla sohbetten mahrum bırakan, ruhumu ve bedenimi dört duvar arasına hapseden, "kıştan nefret ederim" diyen dostların bu çığlıklarına hakverdirten ve şehri istanbulda hayatı felç eden bir doğa olayı işte....

üstelik o kadar basit ki, iki hava karşılaşıyor yukarıda bir yerde ve kar oluşuyor. daha sonra bu kadar zahmeti hiçe sayarcasına yeryüzüne inip yok ediyor kendini milyonlarca kar tanesi. dışarı çıktığınızda saçınıza yıllar ekleyen bir kar tanesi vücudunuza karışmak için ne kadar yol almıştır hiç düşündünüz mü? ya da o kar tanesinin kulağınıza fısıldadığı cümleyi?

belki de kar tanelerinin görevi insanları kirlerinden ayırmak ve ruhu özgür bırakmaktır,ne dersiniz?
hadi ama, gülmeyin..bir sürü hikaye yazılabilir önemli olan hangisini seçtiğimiz ya da hikayeye olan inancımızdır.

yukarıdan gönderilen bir şeyin bütün herşeyi 'kapamak' istemesi başka nasıl açıklanabilir ki?
şu anda bile klavyeye vuran parmaklarım kar soğuğu karşısında yenik düşmekte,eklemlerim bana bağırıyor "çabuk elini ısıt yoksa büyüyemezsin"....

işte ben de bu yüzden bu yıl ilk kez elimi ısıtmak için kara gidiyorum ve insan olduğum için ilk kez kara dokunup onu da silah yapıyorum ve şaka olsun diye onu arkadaşıma fırlatıyorum...ve en düşündürücü olan da kar topu savaşından sonra eğlenmiş ve rahatlamış oluyoruz...

kar yağmasının en sevdiğim yanı doğanın bize hükmettiği gerçeğini bütün mahlukatlara hatırlatması...

bu duruma karşı koymak isteyen mahalle kedileri de sabah saatlerinde uzun hava söylüyorlar ve ben uyanıyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder