15 Eylül 2010 Çarşamba

Yakamdaki Yüzler

Yakamdaki Yüzler
Can Dündar
İmge Kitabevi
Aralık 2007
246 Sayfa
Puan: 9.6

Evde bir çekmecede duruyor, yitirdiklerimin kara çerçevelere hapsedilmiş yüzleri...
Her bir yüzün üzerinde, onları hüzünlü bir cenazede ceketimin yakasına rapteden toplu iğne izleri...
Kimini ecel denilen meçhul nehre bırakmışım kendi ellerimle...
Kimini hain saldırılar almış benden; kalleşçe...
Kimi vakitli gitmiş; sırasız ölmüş kimi...
Oğlunu gömmüş babalar, finalini hazırlamış ressamlar, son yolculuğa şiirlerle uğurlanmış dostlar...
Tanıştıklarım da var içlerinde; hiç tanıyamadan kaybettiklerim de...
Meslektaşlarım, hocalarım, arkadaşlarım, akrabalarım...
Her birinin öyküsünde ayrı bir yaşam dersi bulduğum kahramanlarım...
Yüreğimin kabrinde yan yana yatıyorlar.
Ve bu kitap, ardından yazdığım yazılarda buluşturuyor onları...
Hafızanın ihanetine karşı, yazının vefasını kanıtlıyor.


Benim için Türkiye'nin en büyük yazarlarından biridir Can Dündar. Belgeselleri, kitapları, köşe yazıları, duygusallığı, yaptığı programlar, seslendirmeler...Onun kitapları belli bir kesime değil yüreği olan herkese açık.Bu kitabı okurken içiniz sıkılabilir, bırakmak isteyebilir hatta bırakabilirsiniz, çünkü konu ölüm. Can Dündar'ın diğer kitaplarına da gözüm kapalı kefil olurum.Henüz okuyamadığım kitapları alınacaklar listesinin en başında yer alıyor.

Kitaptan Bölümler
Kim bilir kaç şiirini astım kalbimin duvarına, kaçını sevdalı kulaklara fısıldadım...ve kaçıyla küfrettim, ağzımı doldura doldura... Hadi eyvallah şair...!
Malum."üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü/ve sen karşısında önü açık gezerdin."
Dün, yıldızlara doğru gökyokuşu tırmanırken yaka bağır açık; sesini duydum.
Dedin ki;
"Dünya gözlerimi kendi ellerimle örttüm/Değdi yorgunluğuma/Bi ölüm kaldıydı,onu da gördüm/Beni pişman etmedi doğduğuma"(Can Yücel)

"Bir çiviyi çaka çaka, vura vura günlere/Dört nala gidiyoruz/Bizi bekleyen yere...
Bir ayvayı dişler gibi ,ısır ısır ömrümüzü/Bir girdapta dönüyoruz/Yaşamadan günümüzü..
Deli gibi kutluyoruz yılbaşı doğum günümüzü/Sevince de kedere de, doğuma da ölüme de/Çiçekler yolluyoruz "(Cem Karaca)

Sonra,"Türkiye'nin toprağında gözünüz var" diyorlar ya demişti:
"Evet, gözümüz var bu vatanın toprağında... Ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için..."(Hrant Dink)

Kahkahalarımızı avuç içine saklamadan, "akşama başımıza bir iş gelir" korkusuna kapılmadan, "karı gibi, kız gibi" olduğuna hiç bakmadan, neşeyle,doyasıya,ağız dolusu gülebilmek ve başımızdaki bulutları dağıtabilmek en doğal hakkımızdır çünkü...(Kemal Sunal)

Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omzundaki küçük kuşa sor:
"-O gün bugün mü?Hazır mıyım?Olmak istediğim insan mıyım?Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri...hayattan istediğim şey bu mu?"(Kemal Uluer)

Derler ki filler, öleceklerine yakın sürüden ayrılır ve bir başlarına, doğduğu topraklardaki mezar yerlerine yürürlermiş.Kendilerinden öncekilerin de yaşamla vedalaştığı anayurtlarına yorgun adımlarla yaptıkları bu son yolculuğun ardından bir mağarada inzivaya çekilir,ölümü beklerlermiş.Asırlar sonra toprak kazıldığında, ille kendi toprağına gömülmek için ölüme yürüyen yaşlı fillerin toplu mezarlığında, kemikleri yan yana, koyun koyuna bulunurmuş.(Mehmed Uzun)

"Ölüsevicilik" bir hastalıktır. Hem ruhsal, hem de toplumsal bir hastalık...Her nedense sağken yerden yere vurduğumuz birisinin ölüsünü eleştirmeyi kendimize yakıştıramıyoruz. ... Hayata karşı ölümün yanında saf tutuyoruz adeta...(Sami N. Özerdim)

"Ufuk Güldemir'i üzdüğüm için pişmanım" demişsin.
Beni üzdüğün doğru. Ama üzüldüğüme üzülmen, üzüntümü ortadan kaldırıyor.
Sokağa çıktığında her elini kaldırdığında her zaman taksi bulabilirsin.Ama ben, senin için, sağanak yağmurda bulabileceğin bir taksiydim.
Sen zannediyor musun ki ben bugüne kadar senin her yaptığını doğru buldum?
Dostlarının yağmurlu günde de sığınabileceği bir taksi olmaya çalışmalısın Can.
Ben yağmurlu günlerdeyim.
Sağanak altında...(Ufuk Güldemir)

Sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için...
Daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama?(Zafer Ekin Karabay)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder