29 Ekim 2010 Cuma

Kağıt toplayanlar

İnsanlar aynalara baktıklarında kendileri yerine zihinlerine yerleştirdikleri kişilerin kusurlarını görmeyi tercih ediyor. Gözler dört dönüyor ve gördükleri her varlığı yüceltmek yerine aşağılıyorlar, beğendiklerini kıskanıyorlar beddualara boğuyorlar ceplerinden çıkardıkları çamurlarla içlerindeki zararlı atıkları bir anda sevdiklerinin üzerine boşaltıyorlar.

İnsan ırkını yücelten şey düşünebilmesi ama kötüyü…
İnsan ırkını yok edecek şey döngü ve halkanın ucuna yaklaştık bir anda…

Her şey bu kadar kire pasa bulanmışken gördüm onları. İnsanların değer vermedikleri yerleri keşfeder onlar. Kimse tanımasın diye sevdikleri yerine bizzat kendileri kirletir yüzlerini. İmrendiğim, cesaretlerine hayran kaldığım nadir insanlardır onlar: Kağıt toplayanlar…

Hep onları yazmak istedim ve onları her gördüğümde yazma isteğimi cebime koydum. Cebim delikmiş yeni farkettim. Anca sıra geldi onlara.

Onları ilk gördüğümde şaşırmıştım. Seçimlerine bayılmıştım. Çocuktum çünkü, büyükler onlara kötü bakarken, ben keşke boyum yetse de ben de girsem içine dedim büyük canavar ağızların. Onlar süper kahramanımdı, benim için süpermenden, örümcek adamdan daha gerçektiler. Çünkü onlar içini hiç göremediğim bir türlü yenemediğim o dev çöp kutusuna hükmediyor ve her seferinde ondan bir parça koparıyorlardı. Bu yüzden büyüdüğümde çöpçü olacam demekten geri durmadım.

Büyüyünce onlara karşı bir şeyler değişti içimde. Her insan gibi çocukluğumu hatırlamıyordum. Onları umursamıyordum. İçimde onlara karşı sevgi kalmasa da saygımı yitirmemiştim hala. Çöp dökerken onların işini bitirmesini beklerdim. Kağıt artıkları varsa eğer çöp kutusunun yanına koyardım onlar kolayca alsın diye.

Hafif yağmurlu bir akşam ve gayet soğuk bir havada eve giderken evimize en yakın çöp kutusunun içinde gördüm onu: Bir baba ve oğlu…

O günden beri ne zaman çöp içini karıştıran hurdacı ya da kağıt toplayan insanları görsem gözlerimin dolduğu ve insanlıktan onur duyduğum o an gelir aklıma.

22 yıl boyunca mutluluğu ve hayatın gerçeklerini nerede ne zaman bulacağımı kestiremedim. Kuşkusuz bu “o an”lardan biridir. Kendi içimde hissedemediğim baba sıcaklığını buldum küçük oğlun gülüşünde. Baba olmayan parasıyla alamamıştı bir kazak oğluna ama oğlu gülüyordu, oğlu üşümüyordu. Ve oğlu babasına güveniyordu, ne karanlıktan ne de köpekten korkmuyordu, çünkü babası yanındaydı bizzat onu korumak için ısıtmak için; oğlu ısıtmak için parayla alınan kazak benim üstümdeydi ve ben üşüyordum dünyada sevgisiz büyüyen bütün çocuklar için. Suç ne yanında olamadıkları çocuklarında ne de ana babalarda. Her babanın kahraman olduğuna hiçbir zaman inanmadım ama oğlunu yanında olarak ısıtan bir baba, gören herkesi ısıtır ve bu dünyayı kurtarabilir, biz insanlara gerçekleri önem vermemiz gerekenleri hatırlatabilir…

Zamanın, mekanın önemini yitirdiği o güzel an… Hangi birimiz evladımız için çöpleri karıştırır, geçimimizi böyle sağlardık? 

Umarım o baba-oğul yan yanadır hala ve gülüyorlardır şimdi sıcacık, insanlığı kurtarmak için.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder