Siyah Süt
Elif Şafak
Doğan Kitap
Otobiyografik Roman
Kasım 2007
305 Sayfa
Puan: 8
Bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi...
"Siyah Süt" kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
(...)Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.
Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
"Siyah Süt, cesur, şaşırtıcı, tılsımlı bir roman: Bunca kötülüğün ortasında, bize umut veriyor Elif Şafak, dayanabilmek, direnebilmek ve sonra hayata, bir mucize gibi, yeniden başlayabilmek için." Selim İleri
Uzun süre kitap raflarında baş köşede gördüm bu kitabı. O zamanlar Elif Şafak diye bir yazar daha ne aklıma ne de kitaplığıma girmemişti henüz. Önce "Aşk" kitabını okudum ve sonra diğer kitaplarını yavaş yavaş okumaya başladım. Yazarın bu otobiyografik romanı içlerinde en farklısı.Gerek içerik, gerek anlatım ve yazılış nedeni ve yazılırken ki ruh durumu açısından.Bir kadın olarak okunmalı ama bir erkek olarak daha çok okunmalı bence.Eşimizi, kız kardeşimizi ya da otobüsteki hamile bayanı anlamak açısından...
Kitaptan Bölümler
Bilginin sahibi yoktur. Tapusu, efendisi yoktur. Emanettir bilgi, kendinden öncekilerden alır; çoğaltır, sağaltır ve kendinden sonrakilere verirsin.
Bilmiyor ki özür dilemek de bir bağımlılık olabilir; yerli yersiz durmadan etrafındakilere "kusura bakmayın" dedikçe; bakılacak kusurları artar insanın.
Fırçayı çektiğinde avucunda onlarca minik minik delik kalıyor.Bu deliklere baktıkça ayaklı bir süzgece benzetiyor kendini kadın. Mutluluk da su gibi işte, bedeninin süzgecinde duramayıp dışarı akıyor.
Her bir karesi geometrik açıdan uyumlu bir tabloya nasıl olduysa düşüvermiş yabancı bir unsur gibi hissediyorum kendimi.Ressamın eli kayınca yanlışlıkla ekleyiverdiği bir fırça darbesiyim.Elimi ayağımı, varlığımı nereye koyacağımı bilmiyorum.
Ne var ki hayat, biz planlarımızı yaparken peşimiz sıra sessizce gelip, o pek süslü pek fiyakalı planlarımıza Miki kulakları, vampir dişler, pos bıyıklar çizen yaramaz mı yaramaz bir çocuk.
Aşk kimyasal bir bileşim. Formülünde esrar var.
Biliyor musun mutasavvıflara göre bu koskoca dünya da bir ana rahmidir aslında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder