6 Ekim 2010 Çarşamba

Kayıp Sembol

Kayıp Sembol
Dan Brown
Altın Kitap
527 Sayfa
Aralık 2009
Puan: 7

NEOTİK BİLİM, ANTİK GİZEMLER, MASONİK ŞİFRELER VE SAKLI KALAN GERÇEKLER...
Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol'de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde...
Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası'nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur.

Kongre Binası'na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir.

Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.
Artık cevaplanması gereken sorular vardır:
İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?...


"Melekler ve Şeytanlar" okuduğum en güzle kitaplardandı. Onun kadar olmasa da "Da Vinci Şifresi", "İhanet Noktası" ve "Dijital Kale" kitapları da okunası kitaplardı. Ama artık Dan Brown kitapları birbirinin aynısı olmaya başladı. Bu kitapta fazlasıyla hissedildi. Yine heyecanlandım,yine sonunu merak ettim kitabı okurken ama diğer kitaplarının ötesine geçememiş, aksine geriye gitmiş bence.

Kitaptan Bölümler
İşlerin gerçek doğasını öğrendikçe, insanlık için tüm ümidin kaybolduğunu anladı. Hiç anlamayacakları bir dünyada amaçsızca dolaşan körler.
...
Kaderim ne?Tüm eski metinler iyiyle kötüden...ve insanın ikisi arasında seçim yapması gerektiğinden bahsediyordu.Ben seçimim uzun zaman önce yaptım, diye düşünüyor ve bundan pişmanlık duymuyordu.Kötülük doğal bir yasadan başka nedir?Aydınlığı karanlık takip ederdi.Düzeniyse karmaşa...Esas olan, herşeyin yitirildiğiydi.Her şey bozulurdu.

Bazıları yaratır...bazıları yok eder.

Taç...dönüşeceğim kralı temsil etmesi için.
Yıldız...kaderime yazılmış olan cenneti temsil etmesi için.
Güneş...ruhumun aydınlanmasını temsil etmesi için.
Fener...insan anlayışının cılız ışığını temsil etmesi için.
Ve anahtar...bu gece sonunda elde edeceğim eksik parçayı temsil etmesi için.

Bizler yapıcıyız,diye düşündü.Yaratıcılarız.
Dünya var olduğundan beri, insanoğlu kendisinin özel bir tarafı...bilinenden daha fazlası olduğunu hissetmişti.Sahip olmadığı güçleri istemişti.Uçmayı, şifa vermeyi ve dünyasını hayal edilebilir her  şekilde değiştirmeyi hayal etmişti.
Ve bunu yapmıştı da.
...
Eğer atalarımız bizi bugün görebiliseydi, kesinlikle Tanrı olduğumuzu düşünürlerdi.

1 yorum: